istanbula bir sızı düşer bir sızı
iskele sancak gemiler
gitmeler ve gelmeler...
istanbula bir ben düşer
aşktan azade
afyon sarılı düşlerin ardından
uyandığım her sabah
kelepçesiz esarettir gün
şafak türküleri dilimde
dolaşırım dünyayı...
Nice yangınlarda büyüttüğüm sevdalardı,
Geriye savruk düşlere gömülen.
Bir ömür artığı gibi...
Burası sevda limanına döndü
Ne demir alan belli, ne demir atan...
Ne yöne dönsem
Bir vampir dişlerinde kanım
Hayatım düşer hücrelerimden.
Her gül sandığımın,
Dikenlerinde kanıyorum...
Kırılganım
Bu günlerde nasılda kırılganım
Güneşe küser oldum bir an önce doğmaz diye,
Hele geceyi sorma bitmemek için yeminli sanki
Ne zormuş yokluğuna alışmak...Kırılganım
Kim bilir...
Sen Bu Eylülde de Dönmezsin
Ağaçlara Döndüm,
Yeşilini Yitirmiş
Bir Tek Sarı Yaprağa Yapışmış Dallarım
Veremli Bir Mevsimde,
ıslak dudaklarını öptüğüm şehirlerin,
esmer kızlarının alınlarında yazgıyım.
Bir gerilla töhmetinde kimliğim
Savaştığım her sokak çıkmaz,
Manidar bir siyahla kesişirim...
bir...
her şey yok iken
var olandan armağan
sendin anlıma yansıyan.
Sen mahzun gecelerden söz ederdin
Yalnızlıktan, bir de imkânsızlıktan.
Bir nakarattı dilimize düşen
Hece hece anlardık özlemi
Anlamsızlaşmıştı her şey,
yitik,
kayıp,
öylesine.
Öylesine diyorsam da bakma sen,
yakıcıydı her şey/yıkıcı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!