Murat Karabulut Şiirleri - Şair Murat Ka ...

0

TAKİPÇİ

Murat Karabulut

Sev beni..
Küçük bir çocuğun ellerini açıp ‘uçak kadar seviyorum’ demesi gibi,
Konuşmayı arzulayan lal biri gibi,
Yüreğinin avazı çıktığı kadar sev mesela,
Kendine sakla beni,
Yüreğim yüreğinde kurusun

Devamını Oku
Murat Karabulut

Kıyamadım,
Dilimin ucunu yaralayan o kadar söz varken,
Yaşattıklarından dolayı her aklıma gelişinde sana küfürler savurup, beddualar etmeye kıyamadım,
Sevdim ama sevildim mi inan bilmiyorum.
Hakkettiğinden daha fazlasını verdim sana,
Ve hep mecnun olmamı bekledin Leyla gibi sevmeden,

Devamını Oku
Murat Karabulut

Haketmiyorsun,
Ne seni ilk gördüğümdeki sevinci,
Ne seni bekleyişimi,
Ne de sana olan temiz duyguları,
Üzdün sen bu şair genci…

Devamını Oku
Murat Karabulut

O kadar güzel şey varken neden ezberledin gitmeleri,
Kaç kuruş eder seni getirecek otobüs biletleri,
Oysa kapatmıştım bu şehrin bütün çıkışlarını.
Hatrını yitirdi artık seninle içilen kahveler,
Degil kırk yıl kırk asır geçmiş gibi şimdi,
İçilen kahvenin telvesi gibi dagıldım,

Devamını Oku
Murat Karabulut

Çok şey istemiyorum senden. Özle beni, öyle kuru kuru değil. Gerçekten özle, benimle geçirdiğin küçük bir anı bile. Ne zaman aklına gelse adım, acısın sol yanın. Ama her özlediğinde arama beni. Çünkü açtığımda efendin olamam artık senin. Özle beni, ama gerçekten özle. Şerefin'le sevemedin bari adabınla ÖZLE...

Devamını Oku
Murat Karabulut

Yarım kalmışlıkları bir araya getirip tamamıyla yaşayamadık hiçbir zaman.
Yarım kalan aşklar,
Yarım kalan cümleler
Ve yarım kalan hayatlar...
Tam anlamıyla yaşamak uğruna, kendimizden eksilttiğimiz her ne varsa, ukte kaldı içimizde.
Özlediğimiz duygular uğruna, hep bir yarımız yar'a oldu. Kime yar dediysek yar'a açtı ya da yar'a oldu yüreğimizde. Bazı gerçeklerin, gerçek halini kaldıramadığımızdan beri bir tarafımız eksik yaşadık.

Devamını Oku
Murat Karabulut

Bütün olanlara rağmen, olmayacağını bildiğim halde bir umutla aradım bunu. Bu sefer konuşmasına izin vermeyip, hıçkırıklarımı içime atarak, saatlerce eskisi gibi, tekrar beraber olalım diye kurdum cümlelerimi. “senin üzülmeni istemiyorum’’dedi. O an anladım, kibarca “defol git başımdan’’ demek istediğini. O an anladım, telefonun başında ölsem bile umrunda olmayacağımı. Böyle cümleler aşka cesareti olmayan insanların arkasına sığındı kalkanlardır. Böyle cümleleri, sevmenin ve sevilmenin anlamını bilmeyen zavallılar kurar sadece.
Konuşmasına fazla müsade etmeden kapattım telefonu yüzüne, bir daha açılmamak üzere. Yığıldım bulunduğum yere ve nefret ettim kendimden. İki büklüm olup sağıma soluma dönüp öldürmek istedim onu içimde.
Anlatamadım, zaten anlamayacaktı da. Çünkü anlasaydı üzülürdü halime, acırdı. Acıdı içim. Keşke içimi dışıma çevirebilseydim. İçim dışıma çıksaydı o zaman anlardı belki.
Neyse Anlamadı işte.
Onu severken herkese kördüm ama şimdi sevilmediğimi gördüm. Beni nasıl sevebilirdi bilmiyorum. Nerden bileyim, hiç sevilmedim ki. Herşeyin bir sebebi varken onu sevmenin artık nedeni yok.
Belki okursun diye yazıyorum, belki hatırlarsın diye;

Devamını Oku
Murat Karabulut

Gün geliyor, kimseye kırılmıyorsun. Çünkü, kırıldığına değmiyor, üzüldüğüne değmiyor. Alışıyorsun bütün yaşadıklarına. Ve öyle zamanlar oluyor ki, ne birini tanımak istiyorsun, ne birini sevmek istiyorsun, ne de birine daha güvenmek istiyorsun. Herkes aynı gibi geliyor ve herkes aynı kırgınlıkları avucuna bırakacak korkusu yüzünden elini, avucunu hatta yüreğini açamıyorsun, gerçekten sana iyi gelecek olan insanlara. Ve artık birini tanımak, senin için zaman kaybından başka bir şey ifade etmiyor. Birinden soğumanın cezası, bininden vazgeçmek oluyor. Sonra birileri çıkıyor, seni anlamış gibi ya da anlayacakmış gibi gelse de aslında sadece “gibi” olarak kalıyorlar. Ve sen yine düşüncelerinle kalıyorsun, öyle yorgun, öyle bitkin ve hala aynı yerde. Güzel cümlelerle teselli etmek adına, “herşey geçecek, bir gün mutlu olacaksın” diyorlar, çok kırıldığından, o günü yaşama hevesin de kalmıyor, sonra o günü beklemekten de vazgeçiyorsun. Gelecekte mutlu olma hayalinin bedelini, şimdiden kırılarak ödüyorsun. Bir gün mutlu olmak için her gün üzülüyorsun.

Devamını Oku
Murat Karabulut

Gidene ağlamaz kadın! Bir kadın ağlıyorsa, terkedildiği için değil, kalbinde açılan lüzumsuz yaralar yüzünden ağlar. Kolay kolay ağlamaz bir kadın. Yani biri için dökmez gözyaşlarını, ya değmediği için, ya da sevgisine boyun eğdiği için ağlar. Ve kadın ağlarsa, gözden değil yürekten ağlar. Eğer yürekten ağlıyorsa bir kadın, onuru kırılmıştır, güveni kırılmıştır, hevesi kırılmıştır. Herkesten, herşeyden hatta kendinden bile kaçar, yine kendine saklanır güveni kırılan bir kadın. Çünkü, arkasına sığınacak, birine daha güvenecek mecali kalmamıştır. Giden için ağlamaz kadın, içinde ukte kalmış yaşanmamışlıklara, kırılmışlıklara, en çok da değmemişlere ağlar kadın. Avaz avaz susar, susa susa ağlar bir kadın, saçlarının her teline astığı hayallerinin yanına bir de içindeki çocuğu asar. Bahaneleri değil, gerçekleri olur seven kadının. Bu yüzden, gerçek sevmeleri, hep yalan insanlara ağır gelmiştir, yarım kalmıştır, biraz da eksik...
Eğer ağlıyorsa bir kadın, bittiği için değil, yaşama hevesi ç’alındığı için ağlar. Çok sevmese de, güzel sevebilir bir kadın, temiz bir sevginin yakışacağı yüreğine, yara açıp gidenler olmazsa eğer.

Devamını Oku
Murat Karabulut

Artık eskisi gibi hatırlamıyorum seni. Unuttum gibi, biraz da hatırlanmaya değmezmişsin gibi. Güldüğüm zamanlarda aklıma gelip, gözyaşlarıma sebep olmayacaksın, ya da “mutlu olduğum anların katili” yazmayacak sana dair lügatımda. Dağıttığın yerden toparlıyorum kalbimi. Ve sen, unuttuğum yerden hatırlanmayacaksın bundan böyle. Şimdi, herşeyini topla, çık git aklımdan. Çünkü, gitmek asıl şimdi yakışacak sana. Dedim ya, eskisi gibi hatırlamıyorum seni. Arada bir aklıma geliyorsun, sonra dağıtıp gidiyorsun.

Devamını Oku