Üzgünüm madam
Sizinle olan ilişkimiz
Ancak bir günlük
Tolstoy bilmiyor
Grinko dinlemiyorsunuz
Üstelik küfür ediyorsunuz
Kaç kez buldum kendimi sıratın kapılarında,
Kaç kez boyladim cehennemin dibini,
Kaç kez döşendi yollarıma mayınlar,
Kaç kez yitirdim ışığımı
Yaşadıklarım
En şarabi yalnızlıkların nirvanasındayım,
Anadilim ,kemanla bir olup ruhumu sarhoşluklara salarken,
Sanki cennetteyim,
Gulam hayyamdan rubailer okuyor; oturmuş karşımda
yıkanıyoruz kevser-i zelalda
''gevre rındu delale ,gulamı''
Bir huzursuzluk alır beni bazen
Dimağım durur
Boğazım kurur
Böyle anlarda,
Kaparım ellerimi yüzüme
Bastırırım iyice
Bir boğuntudayım.
Hücrelerim, miskinliğin esaretinde
Sızılıyor tüm kemiklerim
Delice bir ahenkle
Ruhum tedariksiz
Birde ;
Umut kokan dizeler yazmak istiyorum
Usandım hüzünden
Çok zor bir arkadaş,
Yapıştımı yakama bırakmıyor.
Bakmayın yüzümdeki çizili tebessüme
Gitmek gerek , bu cümle ne kadar da tanıdık geliyor,
Yine içimde yolculuk çanları, tuhaf!
Yine o tanıdık ses !
Düşelim yollara usta.
Bak hergeleye yine kandiracak beni,
Gerçi dünden razıyım.
Uykusuzum ,
Gözlerim zamana asi,
Bir Fars ezgisinde seyrüseferim
Elimde bir kadeh bade
Gazabı ürkütücü
Kan kırmızısı
Amed öksüz bir çocuk gibi
Sur'u yerle yeksan
Minarenin dibinde vurulalı Tahir
O günden beri suskunluğa mahkum
Cizre harap , Colemerg yaralı
Taybet ana kanlar içinde
Yalnızlığım yankılanır gecede
Peyderpey büyür karanlığım
Sessizliğe hapsolurum
Bir yokluk sirayet eder ruhuma
Yok ki başka bir telakkisi
Yokluğumun adı sen .
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!