“Ne işim var benim burada? Annem nerede?
Şimdi ne olacak? Eve gitmek istiyorum. Oyuncaklarımı istiyorum.
Ben çizgi çizmek istemiyorum…
En güzel çizgiler benim çizdiklerim…
Annem dışarıda bekliyor mu acaba? ”
İlkokul; bir…
Biliyorum…
Yüzlerce kez böyle başladım anlatmaya…
“Geceydi…
Ve yağmur yağıyordu…”
Çünkü ben hep aşıktım…
Yolun başındayım...
Belki geç geldim, belki erken...
Bu ıssızlık içimden...
Yollar...
Kalabalık, sakin, geniş, dar...
Ağlamak...
Aşk gibi....
İçimizden birşey...
Taklidi en ağır sahtekârlık ki;
darağaçları bile ödül...
Vakti vardır...
Ve can çeker.
Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır.
Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.
Yalnızlığa hüzün taşır çay...
Sohbete muhabbet...
Dünya kurulalı beri...
İnsanlar ölüyor.
Doğuyorlar ve
ölüyorlar.
Savaşlar ve aşklar... Merhamet ve barbarlık...
Hüzün ve coşku...
Bu Kaçıncı Bahar
Güneş gözünüzü ve gönlünüzü okşar...
Bahardır...
Mevsimlerin sabahıdır.
Sonbahar ki, ikindi; yaz, öğle sıcağıdır...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!