Pendik’te Ben, Ben de Sen! ...
Pendik’te ben,
Bende sen…
Evimiz küçücük,
Kutu gibi bir evdi…
Müzik kutusu gibi…
Gözleri yaşlı anam
Açmış şefkatli kollarını da
Bana;
“Gel” der
Sevdam nöbette
Neler oluyor ülkemde? Ne zaman duracak bu felaketler? Ne zaman dinecek masumların göz yaşı? Kurtlar kudurmuş, salyalarını savura savura körpe kuzulara saldırıyor. Gün geçmiyor ki haberlerde tecavüz davaları duymayalım, hem de sabilere... Kız-erkek demeden bu ne gözü dönmüşlük? bu ne ahlaksızlık, bu ne arsızlıktır? Neden sadece gazetede okurken ya da televizyon haberlerinde izlerken tepki verip asıp kesip dakika sürmeden unutuyoruz...Kendini barış sözcüsü ilan eden ülke ülke dolaşan Pipa isimli kadına tecavüz ediliyor tüm toplum ayakta 'hepimiz Pipayız' diye...ama kendi çocuklarımıza duyarsız kalıyoruz neden? Bu mu dur geleceğimiz olan çocuklara sahip çıkmak? O cocuklar yarın büyüyünce aynı iğrençliği başka birine yaparak acılarının ezilmişliklerinin hesaplarını sormayacaklar mı? Bu kez başkalarının da canı yanmayacak mı? Elbette öyle olması kaçınılmaz. Bu iğrenç olayları işleyen ve çocukların başını önüne eğenler yeterince cezalandırılamıyor çünkü! Masum çocuk yaşadığı olayın bedelini ömrü boyunca öderken, ailesi çevresi hatta toplum tarafından dışlanırken çoğu zaman da kurtlar sofrasını süslemeye mecbur edilirken! mal gibi satılıp, atılıp itilirken...Olayın faili eğer yakalanabilirse bir kaç gün, bir kaç ay bilemediniz bir kaç yıl güya ceza! alıp çıkınca can yakmaya son sürat devam ediyor...İnsanın kanına dokunuyor ya! günahsız insan müebbet acılara gömülürken suçlu bir iki muhabbet edip çıkıyor...Yasa çıkarmak ya da yasaları yargılamak bana düşmez ama adaletse eğer mülkün temeli; biri hem günahsız ömür boyu çekerken öbürü hem suçlu hem de olabildiğince güçlü...Ve nice canları yakmaya devam etmekte eder elbet!
Toplum olarak hangi olayda birlikte tepki veriyoruz ki! Ağlayan, canı yanan, yüreği kanayan insana sadece bakıp geçiyoruz...Ya da öfkelenmiş gibi yapıyoruz bu kadar mı?
Bu kuduz kurtların salyalarını artıran haber vermekten çok ne yapıyoruz ki...onbeşlik tazelerin (kepazelerin) kokuşmuş etlerini boy boy basan gazeteler, dergiler, televizyonlar...Bir gün ama sadece bir gün sayfalarınızı mutlu gülücükler atan çocuklarla süsleyin...pırıl pırıl umut dolu gözlerle bakan çocuklarla...ve onlar için ne yapabiliriz, ya da neler yapılmış onları yazın...Bunlar çocuk oyuncağı diyorsanız eğer hiç olmazsa sayfalarınızı karartarak tepkinizi verin...Olmaz değil mi çil çil dolarlarınızı kaybedersiniz...Korkarsınız...Peki onları kimin için kazanıyorsunuz...Çocuklarınız için değil mi?
Millet uyanın geleceğimiz olan çocuklar diri diri gömülmekte haberiniz olsun. Bu ezilen, bu üzülen çocukların başlarına gelenler, bizim çocuklarımızın başına gelmiş gibi tepkimizi verelim...Bana değmeyen yılan bin yaşasın dersek o bin yaşayan yılan bizim de ciğerimizi yakacaktır elbet! Yakmadan elimizden ne geliyorsa yapalım ve lütfen bu cezanının kanunlarını bir kez daha gözden geçirelim. Cezanın en ağırını masumlara değil asıl suçlu olanlara verelim ki o kuduz kurtlar aynı suçu işleyip durmasınlar!
Hadi ne duruyoruz? ...Mehmet Akif'in dediği gibi 'leş misin davran mıyorsun, ecdadından utanmıyorsun bari Allahtan utan'...
Bir rüya idi;
Daldım nurlu bir bahçeye
Nurdan ışıklar parladıkça parlıyordu
Suya düşen taş gibi
Sessiz ama hep büyüyen
Büyüdükçe varlığından sıyrılıp
Kıl çadırda doğmuşum mart ayında
Deli tay da benden bir saat önce doğmuş
Yani hayata birlikte başlamışız
Ebe kırk taşlı su ile yıkamış beni
Ve dilime toprak sürmüşler toprağını sevsin diye
Çocuktum her şeyim vardı her şeyim
Bazılarımız öğün bulamaz yiyecek
Bazılarımız haramlarla ihya oldu
Günlerimiz vardı;
Masum, manevi
Ama ihtişamlı
Kalmadı artık o ihtişam ve saflık
Bu şehir yoktu
Sen olmasaydın
Altın ışıkları sönmüştü
Güneş penceremden gülümseyerek bakmıyordu
Her şey hüzün dolu anlıyor musun?
Gözlerim ıslak
Halay nedir bilmezdim
Eğin’e gelince öğrendim
Bizim oralarda halayda coşunca “aboooo” derler
Burada; ”maşallah”
Bahçelerde baranlarda
Kadı Gölü suyu çağlar
El sallayıp göçünce bu diyardan
Ne bir ses duyarsın
Ne de bir haber alırsın yardan
Her gün yüzüne gülen toprak
Tanımaz olur ellerini, gözlerini
Bahçende okşadığın güller
Günlerden ekim
Aylardan ekim ertesindeyiz
Boyuna düşler kuruyorum
Çeşitli renklerde düşler
Bu gün pembe
Yarın pembe ertesi!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!