Dünya bir garip
insanlar bin,garip
Anladıysam eğer
yaratık olayım
Arap demiyorum
araplara ayıp olur
Etkisiz eleman tafralanma sakın ha
Buna hakkın yok,zaten
böyle bir hakkı da vermiyorum
ben sana
Ben hep yanlızdım
yanlız yaşadım
Şimdi bayram tatili var.Bayramlar eskidendi.Hatırlıyorum da bayramdan on gün önce baklavalar açılır,arifeden bir gün önce de şerbeti dökülürdü.Gerçi her bayram biz Adapazarı Çaybaşı köyüne babaanneme giderdik.Babaannem bir kazan sütlaç pişirir,kaselere doldururdu.Bir teknede hamur yoğurur,annem,halam,babaannem birlikte haluja açardık.Haluja da nedir diyeceksiniz.Çerkezlerin,Abazaların hamur işi bu.Ceviz büyüklüğündeki hamuru ellerinde açıp arasına rendelenmiş peyniri ahusha dediğimiz reyhana benzeyen kokulu otları karıştırıp kapatmak suretiyle yapılıyor.Uçlarını da ince ince bükerseniz o da süsü oluyor.Misafirinize ikram ederken hemen tencereye suyu koyup kaynatıyor ve halujaları içine atıp mantı gibi haşlıyor,süzgeçli kaşıkla çıkartıp sıcak sıcak,sütlacın yanında servis yapıyorsunuz.Bir de her bayram mutlaka bir dana keserlerdi,tabii kendi beslediklerinden.Ee...Biz gidiyorduk,halamlar geliyordu,amcamlar derken kalabalığa ancak yetiyordu.
Babaannem her bayram bize mendille çorap alır ve hepimize eşit harçlık verirdi.Bir gün 'yaa babaanne,artık bayram hediyelerini değiştirsen mesela başka şeyler alsan' dedim.'Bak' dedi,buraya her geldiğinizde sizi daha fazla büyümüş görüyorum,en iyisi ben sizin bayram harçlığınızı arttırayım,siz de gönlünüze göre bir şeyler alırsınız.Ben,yaşasın diye bağırdım,hepimiz çok sevindik.
Çünkü çoraplar eskimişti ama mendiller duruyordu,birikmişlerdi.Babaannemin hatırası diye de başkalarına veremiyorduk.En güzeli neydi biliyor musunuz,patiskadan etekleri dantelli jüponlarımız.Yengem onları nişastalı suyla ıslatır,her birimizinkinin içine kırlentleri koyar,öylece kuruturdu.O zamanlar köyde elektrik yoktu,lüks lambası ve gaz lambası vardı.
Dilin dostum diye
başlıyor söze
Kalbin ise,Yalan
Aslında Şairler
ince ruhlu olurlar,ama
sen bu sıfata hiç uymuyorsun
Dilerim ihaneti
kimselere yaşatmasın
YARADAN
Bunun acısını
ancak yaşayan bilir
Ama, sakın ha
Gİrdim Dünyanın özel bahçesine.
Bir tarafı Al bahçesi, adına Baba demişler.
Ötekisi Ver bahçesi,onada Ana demişler.
Al bahçesi tenha,mı tenha ağaçları da cılız.
Üstünde meyvesi bile yok.
Ver bahçesi tıklım,tıklım.
Aneyi güremedin endişelendin
herkesten sordun
Kötü rüyamı gördün oğul
yoksa rüyayı hayra mı yordun
Avcıların bile cesaret edemediği
Dağları taşları aştın
Canım Babam gene ben geldim Yıllar acıda olsa nasılda geçiyor,kardeşim büyüdü Okula başladı,bende serpildim artık genç kız oldum,Baba kardeşim yaramazlığının yanı sıra çokta iştahlı evsahibi fikriye teyzenin ekşidi diye çöpe attığı dolmaları yerken komşunun kızı kadriye görmüş,bir görseydin halini on parmağıyla eli yüzü yağ içinde çöp tenekesinin başında,aldım yıkadım birde çöp tenekesinin pis olduğunu mikrop kapacağını anlattım,tabi ertesi gün yüzünde yaralar çıkmaya başladı ve bütün yanağına dağıldı, komşumuz ayşe teyze -Bu nazardan olur çakmak derler ben ocağıyım yarın al gelde ben onu bir okuyayım dedi bende götürdüm,ne okuması mangal kömürünü suya sokup el bezine sarıp yaralara değdiriyor kardeşim acıdan çığlık atıyordu tabi çocuğun yüzü bu seferde yandığı için su toplamıştı annem
hem ona pis boğazlığının kurbanı olduğu için banada kardeşimin yüzünü yaktırdığım için kızıyordu,yanık melhemleriyle iyileşmeye başlamıştı ki bir günde ağlayarak geldi iki elinin üstüde kan içinde meğer bahçedeki şeftali ağacından ham şeftaliden kopardığı için fikriye teyze nin deyimiyle toplu iğneyi birazcık batırı,batırı vermiş hani korkutmak amacıyla kardeşimle bende ağlıyordum çünki sadece o kopartmamış ama hepsi kaçıp annesinin arkasına saklanmış kardeşim kaçamadığı için onu cezalandırmış öbürülerine göz dağı olsun diye, benim kardeşimi seçmiş hemen ellerine pansuman yaptım ama o gece sabaha kadar uykusunda ağladı o ağlayınca annemle bende ağladık,Annem
Allah nasip ederde bir e vimiz olursa bahçesine her türlü meyve ağacından dikeceğim çoluk çocuk yesin dedi.Babacığım senin öldüğün yıllardada bize
ramazanda,bayramda fitreler zekatlar getirirlerdi ama o zaman anlamıyormuydum ne? Gücüme gitmiyordu şimdi utanıyorum birde aldın kabul ettin mi diye sanki kurbanlık koyun pazarlığı yapar gibi bana çok aşağılayıcı geliyor birde çocuklarının başından çevirip sadaka verirgibi yapmıyorlar mı? Anneme bizden daha ihtiyacı olanlar var eğer bir daha kabul edersen ben kardeşimi alıp halamlara gideceğim dedim,annemde dul kadının kapısı altın olsa ona fitre düşer ama madem sen rahatsız oluyorsun tamam bir daha söylerim vemesinler dedi evet Babacığım bu işi de böylece halletmiş olduk,ben seni sık,sık ziyarete geliyorum ama biliyormusun bunları yani seninle olan anılarımı bir kitapta toplamak istiyorum da ondan inşallah başarırım çünki bu kurgu değil gerçek hadi bana müsade ben gene gelirim,inşallah bir daha ki sefere kitabımla gelmek nasip olur,benim canım Babam kızın Münevver...
Merhabaİstanbul,sisli ve puslu sanki ruhumun pusulası.
İbre bir poyraza dönüyor,acı,acı esiyor içimi üşütüyor.
Bir bakmışsın lodosa çevirmiş,dalgalar boyumu aşıyor.
İsmini koyamadığım birşeyler var içimde?
Duygu yogunluğumu desem,merakmı desem?
Beynim arapsaçına döndü AHH,bir adını koyabilsem.
Bak el sallıyor münevver abla
Çabuk yetiştir lokman hekime
Yerini hazırladım en ön koltukta
Aman kusur etme hizmetinde
Çünkü o Nasreddin Anne
Başımızın tacı, gönlümüzün aydın yüzü
Hayat yorsada seni
Yitirme sakın neşeni
Senin yüreğindeki sevgi
Aydınlatır çevreni
........
Mutlu Yıllar sana
Nasreddin Ana
.......................
NİCE DOĞUM GÜNLERİNE
SAĞLIKLI VE GÜLEN YÜZÜNLE...
SEVGİLERİMLE ABLACIĞIM
Tebrik ediyorum şiirlerinizle birlikte kaleminizi ve sizi...
Saygılarımla...