artık mümkünü yok / sevmeliyim seni
tutulan yıldız / yanan gece / morgtan kaçan ölü / usul bir gidiş teşhirci kadından / pürtüklü zaman / bir fetret devri gözlerde / can havliyle nesil dökümü / bet bereket yok sarısında başağın / behramı yanık türküler anonim / bel veren bayrak direği / rast ve suzinak ıslık çeşitlemeleri / ve kıyamet alameti yükselen binalar / menevişsiz sevgiler / sabıka kayıtları için kağıt üretimleri / domates, biber ve patlıcan / ve de bir sevdanın trafik canavarı
artık yok mümkünün imkanı / sevmeliyim seni
foyası rimelli yüzler / ve yalana alışkın harlı aynaları onların / yadsınan yeminlerin inkarcı şahitleri / sevişmekten moraran etlerin sahipleri / tütün tabakaları ve pipolar ucuzladı / böğrü şişti usançtan insanoğlunun / cinsel ilişkiler resmediliyor sarı sayfalarda / bir nefeslik maişet mi ölüm? / sonsuza yolculuk yapıyor formüller / tıp bilimini bile apıştırıyor bu illet / aşkın üç hali de boğuyor beni / gelinlik giyiyor daha şimdiden bu mevsim / her yeri ıhlamur kokusu sarıyor / can havliyle bir zamna bitti, bitiyor / yaşım yaşlandı / ve imkan bulamadı mümkünsüzlükler...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta