Mum Şiiri - Yorumlar

Sıktınız ama...

Nedir insanlardaki 'müslüman ol canımı ye' mantığı anlamadım gitti.
'Müminler can yoldaşım, müslümanlar kardeşim' ifadesiyle her karşılaştığımda yeni bir terim uyanıyor zihnimde; müslümansevici..

Madem uzak tarihler (islamı ihtiva etmediğinden) sizde alerji yapıyor daha yakın tarihe bir göz atalım; Bosna..

Savaştan sonra yüzlerce müslüman kadın, toplama kamplarında 'etnik temizlik' adı altında yaşadıkları işkenceyi (özellikle toplu tecavüz) resmi makamlara bildirdiklerinde acı gerçek tokat gibi çarptı mümin kardeşlerin suratına.Bilin bakalım; sorumluların % kaçı müslümandı?

Müslümanseviciler adına üzgünüm.Sorumluların çoğu müslümandı.

Mümin kardeşlerine tecavüz ettiler, başlarını kesip futbol oynadılar, top mümin kardeşin kafatasıydı, daha neler neler..

Hepsinden önemlisi, tarihte bilinen savaşlar içinde ilk kez, düşmanı aşağılama stratejisi olarak toplu tecavüz uygulandı.Evet ilk kez.Kim uyguladı?Müslüman kardeşleriniz.Sebep sırplarla işbirliği yaparak menfaat sağlamak..

İşte size yakın tarihten mümin kardeşliği...Ne kardeşlik ama!

'Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz'

ve biz du...lar çekip gitsin diye şiir yazarız..durup seyretmek değildir işimiz...saygılarımla

bu dil şairlerin biraz havaya girdikleri dönemdeki dilleridir...ve kendileri iyi bilirler..oldukça gereksiz bir du..lar durağıdır..

abartılamayacak kadar zayıf bir şiirdir...

hiçbir zaman şairlerinize dokunmaktan çekinmeyiniz...çünkü onların her zayıf şiiri...ile zaman en acımasız sızılarla çöker üstünüze..ve bundan onlar sorumludur...çünkü kimse bunu üstlenmek istemez...o yüzden biz şairlerimizin şiirlerine istediğimiz gibi dokunuruz..hiç çekinmeden...

mum çok fazla...şiir için bile çok fazla...mum ile zamanın gölgesini çoktan silip atmıştık...

“Ah Erzurum,
her şey ne kadar uzaktı,kar tozarken caddelerde,genç aşıklar geçerdi hızlı adımlarla.Mulen Rouge'da akşam yemeği titrek bir mum ışığında,son parasını sayardı talebe;zira hesap göçürürdü adamı;ardından tövbe ederdi bir daha bir tazeyle çıkmaya:'Ülen senin etin ne budun ne ,sen kim güzel sevmek kim? Var git Kars kapıya ya da Çaykara caddesinde bıçkın dolmuş şoförleriyle çay demle.'
Kar hâlâ hırçın tozardı,Palandöken eski zamanlardan kalma bir muhteşem kale gibi yüce,dumanlı başında rüzgâr şarkıları.Yarı çıplak dadaş çocukları caddeler boyu kızak kayardı,hiç üşümezdiler,acıkmazdılar,bir bayram coşkusuyla Mecburiyet caddesinden Çaykara'ya ha babam kayarlardı;çay ocaklarında tavşan kanı çay eşliğinde,bıyıkları buz tutmuş dadaşlar av hikayeleri anlatırlardı...Ah Erzurum gitti gider altın tozu gümüş suyu zamanlar.Şimdi 657 nolu sokakta yasal vatandaşı oynuyoruz;oysa daha az önce kar vardı,bora vardı...”

Bu yorumu başa aldım izninizle Mehmet Hocam…

Erzurum’a gidip geldim… çocukluğuma… ta karayollarından istasyona kadar kayardık… sonra -40 derece soğukta kızaklarımızı çekerek dönerdik eve..

İhmal edilen bir şehir…işsizlikten sürekli göç veriyor… savaşacak adam lazımsa…fedakârlık lazımsa… milli duygu gerekiyorsa ancak yönetenlerin aklına geliyor…


Bir tarafta ağlayanlar, bir tarafta gülenler..
Bir tarafta bunlar için ölenler..
Mum yanıyor, zaman yanıyordu.
Mumun alevi titriyor,
Umudun alevi titremiyordu.

Umudun alevi ne zaman titreyecek…

Ustaya selam…

Lütfen edebiyat sitesinde edepb yoksunu olmayalım mum dibini aydınlatmaz derler biraz mumun dibine değil yanına gelin sayğılar

BAŞKALARININ ŞİİRİNİN ALTINDA DALAŞACAK MUHATAP ARAMA! SENİN GİBİ KABALARI VE SAHTE PAPALARI HİÇ BİR AKLI BAŞINDA İNSAN MUHATAP ALMAZ! ADAM GİBİ YAZACAĞIN BİR ŞEY VAR SA, ÖZELİME YAZ, ADAM GİBİ CEVABINI AL! ZİRA BİZLER İNSAN OLARAK SENİN KARGA DİLİNDEN ANLAMIYORUZ!
BİR DE, EMPATİ, SEMPATİ İŞLERİNİ ÖNCE KENDİN ÖĞREN SONRA DA İHTİYACI OLANLARA ÜSLUB-U MÜNASİPLE PAZARLA!