Bir ten garı soğuğuydu sanki hayat
Cama yaslanmış buğulanıyordu gözlerin
birkaç hece dökülüyor solgun dudaklardan
Yolculukların hem bitmesini ister hem istemez
Kaf dağının ardına yolculuk ediyordum sanki
Bir ortaçağ kervanındayım sanki
Tanımadığım yüzler, şehirler, güvensizlik ve umutlar
Bir ilkbahar gülünü koklar hevesiyle giderdim yolları
Bir çocuğun sokağa çağırılışı hevesiyle atardı yüreğim
Mülteci yorgunluğu duymaz ayaklarım
Şarkılar bu kadar yüreğimi yakmazdı
Yaşanırdı belki bir yerde korkular
Kavuşurdu bir zaman yolculuğunda mecnun Leyla'ya
Hangi Mecnun'a zor gelmiştir Leyla ya giden yol
Sevda pınarının hangisi acı akmıştır
hangi diken yaralamıştır sevdalının ayağını
Hangi sert rüzgar soğutabilir
Sıcak bir gülümseme ile yanan yüreği
Mancınıklar yıkamaz yüreklerdeki küçük otağı
Padişah surları yıkılır, zehirli elmalar tatlanır
Yolculukların bu çetrefilliğinde
Uzun ve kasvetli yolculuklarda vazgeçtim korkmaktan
Sessizce umudumu kaybetmekten.
01.03.2020
Kayıt Tarihi : 31.10.2020 17:32:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasan Akman](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/10/31/multeci-adimlari.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!