Müjdeyi Duyanlar ve Duymak İstemeyenler
(Diriliş Ekolü’nün nefesiyle)
Bir söz düştü Levh-i Mahfuz’dan zamana:
“Kostantîniyye elbette fetholunacaktır...”
Gök kubbe sustu bir an,
Ve yıldızlar eğildi bu kudsî kelama.
Kimisi duydu, secdeye vardı;
Kimisi başını çevirdi—
Zira müjde, korkaktır liyakatsiz yüreklere.
Çocuktu...
Omzunda kalem, gözlerinde devrin yükü vardı.
Bir çağdan ötekine yürüyordu susarak.
Adını sormadılar, o da söylemedi.
Ama kalbiyle cevapladı bir çağrıyı:
“Ben varım ya Resulallah!”
Ve bu söz, yedi göğü titretti;
Toprak onun adımlarına gül vererek açıldı.
İçinde yükselen sancağı henüz kimse görmemişti
Ama melekler ayağa kalktı o yürüyünce.
Bir de öteki vardı:
Devletin tahtında, ama milletin yükünde olmayan.
Çandarlı...
Korkunun paltosuna sarınmış,
Saltanatın minberinden fethin mescidine bakıyordu.
Surlar yıkılırken içindeki duvarlar örülüyordu.
Çünkü zafer, sadece düşmanı yenmek değil,
Kendi nefsini de devirmeyi gerektiriyordu.
Ve bir sabah...
Ezan, Ayasofya’nın kubbesinden yükseldi.
Taşlar secdeye geldi, haçlar hilâlin gölgesine sığındı.
Gök inledi: Fetih budur!
Ama bir kapı sessizce kapandı ardında—
Çandarlı'nın adı kaldı tarihte,
Ama duası kalmadı mahşere.
Ey çağın yorgunu!
Müjde hâlâ açık...
Fethedilecek şehir bu defa içindedir:
Nefsinin Bizans’ı, kalbinin surları,
Ve sen, o güzel komutan—
Eğer yüreğine yürüme cesaretin varsa.
Zira diriliş, bir ordunun yürüyüşü değildir yalnızca,
Bir ruhun kıyamıdır karanlığa karşı.
Ve Karakoç’un dediği gibi:
“Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
Kalk ve yürü şimdi!
Müjde seni de çağırıyor.
Belki senin adın yazılıdır,
Henüz açılmamış bir Ayasofya kapısında…
Ahmet Nejat Alperen
Kayıt Tarihi : 12.6.2025 22:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!