Neil Armsrong’un,
Ay'a ayak basmasından
bir yıl önce
yani
1968 yılının temmuz ayı içinde
18 yaşında bir genç,
DOĞANDERE KÖYÜ’nde
öğretmenlik yapmak üzere
tahta bavuluyla
ve dalgalarda sallanan
küçük bir balıkçı motoruyla
yola çıkar
Gelibolu’dan Lapseki’ye
*
Şaşırır köy muhtarı
genç öğretmeni görünce
*
Çünkü söylentiye göre,
damadını beklerken
bu genç atanmıştır köye
Nerden bilsin ki o yaşta
...........................Ali öğretmen.
siyaset dolabının nasıl döndüğünü
-Koca bir köye
18 yaşında öğretmen,
hem de müdür,
olacak iş mi? der muhtar.
Böyle şey olur mu?
-Olur, der Ali öğretmen,
……………………olur!
Ben kura çektim oldu!
Cumhuriyet öğretmeni böyle olur.
*
Alır süpürgeyi koyulur işe
Sınıfın duvarına yapıştırmak üzere
yağlı boyalarla
dört güzel cennet resmi yapar
dört metrelik patiskanın üzerine
ve gerince duvara
yağlı boya resmini;
güneş doğar sınıfa
yeşerir yapraklar
çiçek açar ağaçlar
meyveyle dolar dallar
*
Sonra eser rüzgar
Sararır yapraklar
yağmur yağar!
Sonra tipi
lap lapa kar …
*
düşüverir sınıfın içine
dört cemre gibi
dört mevsimin her biri.
*
Şaşırır çocuklar resmi görünce.
Güler çocuklar,Ali öğretmeni sevince.
Paralarını velilerden toplamak üzere
ders kitaplarını da alır
kendi parasıyla Ali öğretmen
Bir de mühür ısmarlar
Çanakkale’nin Biga İlçesi’ne
Kayıtlar tamamlanır....
Okullar başlar.
Ali öğretmen sevinçlidir...
Çocuklar sevinçli.
Yalnız, minikler biraz tedirgindir..
0 zaman da şimdiki gibi
yeni açılan okulların
açılış töreni için
Valiyle birlikte
Milli Eğitim müdürü'nün
İlköğretim Müdürü
ve TRT ekibiyle birlikte.
köye gitmeleri adettendir...
Çünkü tören sunumu
radyoda yayınlanmaktadır...
Şaşırır Ali öğretmen.
bu ekibi görünce
Törende konuşur Ali Öğretmen
Ne konuşur,
…………….şimdi unutur!
Heyecanlıdır..
Ama
birleştiririlmiş beş şubeli sınıfta
derslerini verirken mutludur.
İki buçuk ay kadar sonra
bir haber gelir köye
Sınavı kazanmıştır Ali öğretmen.
İdealleri,
yeşermesini beklediği
..……… umutları vardır.
Ve gönülsüz,
bırakarak çocuklarını,
dört mevsim resmini
ve emeğini …
düşer yola..
Ne kitap paralarını toplar
Ne de mührünü alabilir Biga’dan..
İki buçuk aylık
mühürsüz müdürlük hebaya gider..
Şimdi
Ali öğretmenin
sevgiyle hatırladığı
dört anısı daha vardır
bu köyden aklında kalan:
İlk gün,
adını sorunsa ağlayan küçük Hasan
iki günde bir
muhtarın yolladığı bağ üzümlerini
okula getiren Bekçi Süleyman
her akşam,
kızıl rengini
köyün ufkuna bırakan tan
ve de,
yaz boyunca üstünde üzüm yediğim
ve bir daha kendisine nasip olmayan
mühürsüz müdürlük makamı olan
boyasız, eski tahta MASAM! .
………….*………….
05.04.06.2008.prş.
Kayıt Tarihi : 5.6.2008 00:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Benim öykümdür.
TÜM YORUMLAR (1)