henüz açmamış fecir vaktinde saklı o sır
alaca vaktinde sabahın
beynim karmakarışık düşmüş avuçlarımın içine
şimdi düşünüyorum da
gün yüzü görmemiş hayalleri
muhtemelleriyle
neden kurdum
ömrümün sonuna kadar sözüme sadığım
mazi ile atinin birbirine tutunduğu köprüler inşa etmek adına
hayatta hiçbir mücadeleden kaçmadım
kimi zaman kaldığım gecekondu odasında
titrek ışık altında muhtemelen
kimi zaman para olmadığından öğünlerimi geçiştirdiğim de
alevleniyor hayallerim
ayrı geceler şimdi aynı şarkıyı söylüyor
karanlığın rengi değişiyor muhtemelen
sözler kayboluyor dizelerde
ışık hızıyla aşılıyor tüm ölçüsüz mesafeler
sadece bir ses ve ışık gösterisi değil bu
yürek fotoğrafımın ta kendisi
birisi indirmeden şalteri
ne yazıyorsa defterde
okuyorum
korkuyorum bir gün silinip gitmelerinden
karşıma çıkan engeller beni durduramadı
hayatı sevdim
ve sevgi adına çalışıp durdum
hep dostlar kazandım muhtemelen
ardımda
bizi hayırla yad edecek nesiller bırakmak adına
ey gönül anlamam hiç meskenetten
davran artık hayatın arkasından durma, koş
mahvolursun bir dakikan boş geçse
menziller yorgun sen bimecal
belki de yok muhtemelen
ne ettiysen hayal
ben mi unuttum yoksa
zihnimin üzerinde anlatılmaz ağırlığı
yoksa bir düş mü
bilemiyorum
bazen rüyalarda yaşadığım hal gibiyim
kaçmak isteyip kaçamazsın ya hani
konuşmak isteyip konuşamazsın ya
düşmek istemeyip düşmek gibi
ağır, acılı sancılı, sıkıntılı
dilsiz ve çaresiz
şu vakit
albümdeki resimlerden birinde durgun bir göl
göl, etrafında yükselen dağların görüntüsü
bir ayna gibi yansıtmakta
üst tarafta pamuk beyazı bulutlar
gökyüzünü süslemekte
engebeli ve çıplak dağlar
yağmur yağmakta
dağın eteklerinde köpüklü bir şelale çağlamakta
derken
kayalıklardaki çatlaktan çıkan minicik bir çalılık
çalılığın üstünde anne bir kuş
kanatlarıyla örttüğü bir kuş yuvası
sertçe akan suyun orta yerinde huzur
en çetin vakitlerde
yüreğe sükun eden
şekiller de manalar gibi birbirine karışmış
içimde ateş üstüne ateş kaynarken
biçimden biçime girerken
sırtımda ateş örtüsü
alev alev muhtemelen
alevlenmiş içimde ki cehennem
ateş kendi iç kalesinde mevzilenmiş
saklanırken sessizlik
son senfonisinin son perdesinde
bana yaşamı anlatıyor muhtemelen
şimdi içerde birinin hıçkırıkları
akrebin çevirdiği ilk sayfada
görünmeyen satırlarda
hep istenmeyen sözcükler
soğuk, karanlık, kasvetli şeyler
ıslanıyor yağacak yağmurlarla
yarın ve sonrası...
sessizlik oluyor
gece oluyor muhtemelen
kentin sahilinde
kaybolan duygularımı arıyorum
yürek zindanından çıkıp
henüz okunmamış bir şiir yazıyorum
dünyanın bilinmeyen koylarında yakamozlarla beraber
tıpkı doğan günün ilk vakti gibi üryan
göklerin içinden ışıklar düşüyor
altın sarısına boyanıyor tüm cihetin rengi
ürperen yıldızlar göz kırpıyor
dikiliyor karşıma
aynada ki suretim
kör kuyulara devriliyor sözler
başım önde, gözlerim yerde
sesim titrek
başka izahı yok muhtemelen
denizin altında ki nefessizliğin
serin kumlar üstünde çaresizliğin
yosun kokusu doluyor içime
kayboluyorum
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 11.7.2022 10:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlyas Kaplan](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/07/11/muhtemelen-18.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!