Muhtaçlıktan... Şiiri - Sevinç Kavuk

Atatürk benim Başöğretmenim! Her öğrendiğim beni öğretmenliğe ilerletiyor, öğrettiğimi öğreniyorum! Öğretmene muhtaçlıktan, bir öğretmene karşı ses kontroldan çıkıyorsa, çevreyi artık ciddi bir bakışla duymanın ve onarımın zamanı gelmiştir. Atatürk benim Başkomutanım! Konuşmayı sanat öğrendiğim her duruş beni sanata ilerletiyor, konuştuğumu duruşumda öğreniyorum. Komutana muhtaçlıktan, bir komutana karşı söz kontroldan çıkıyorsa, yöreyi artık ciddi bir bakışla duymanın ve onarımın vakti gelmiştir...

Bu ödev Tarikatın eline geçerse, vay gelecek neslin haline. Uşaklık etmeyi öğrenmiş olacak parası olan kula... İnsanlık diye ne anlatılacak, kim konuşacak acaba? Puta tapıcılık zamanına özenti ve hırsın bu inatlığına önlem alınsın artık....

Ar meydanında duran anne olacak yine, bu açılan yarayı sarmaya mücedele verecek olan, er meydanında Baba diye çul çaput hırlatanlar çoğaldıkça... Toplumda ve hukukta örneğin; terbiyesiz eylemde bulunuyor, terbiyesiz demeyin, kanun kacağı demeyin demek ne demek? Sözlüklere akan ırz sapığı, Allah`ın indirdiği dört kitapta da: Şeytan anlatılıyor, aman dikkat et, çoğaltma, çoğalttırma toplum huzurunu koruyacak kurallara bu sapıklığı diye... Anne baba ödevi acaba ehliyete tabi tutulsun mu sorusu soruluyor zaten. Hüzün veriyor bu soru...

Sürekli olarak huzuru bozan bu Yahudi-Vatikan-Arap birliği yemi olan Tarikat için çalışma alanı işte bu: Örneğin; parayı sanılır ki bir yapılanma için kullanmaya sunuyor, oysa hem tefecilik besleyerek, hem öyle ilerlediler ki, çete değil hükümet kuruyor ve krediyi ticaret ediyorlar. Krediyi dahi ırzı sızlatmaya öncelliyorlar. Paralarını özel hallerine harcarken de görülür görgüsüzlükler, çok da çalışılmış zaten kitaplar ve romanlarda da. En değerlisi ise Tarihler boyu ve hep toplamı anlatılıyor, parantez içi bir tanımla hani, edepsizlikler diye...

Bilinç altında kükreyen, Türk gibi yaşamalı aşkının “insanlığı uygarlığa taşımak yüceliği” ile ilerlemeye hasreti, öğretmene muhtaçlığın değeri “Sen zayıf olamazsın! Buna hakkın yoktur! ” gibi bir serzenişe varıyorsa, bir dileyiş, bir uyarı, anne, baba, büyükler ve çevreye bir çağrı belki... İnsanlık lider yüceliğine muhtaçtır! İnsanlık, liderliğin seçkin güzelliğinde bağımsızlık aşkıyla yoğrulmuş emektir! Güzelliğin büyük sanatçısı Yüce Allah aşkıyla bir emeğe büyüyebilmek, ne ruhsuz bir düşünce, ne eğitimin çuvallarda taşınıp çekmecede toplanan halini gösteriş hali, ne parayla satın alınan malzeme gibi kullanılırlığa yıldırılan halsizliği.... Atatürk`ün gençliğe Nutuk`u, Yüce Türk Milletinin pırıl pırıl yüreğinin gürül gürül sesidir! İnsan susmaz, susturulmaz! Bir şelale, pırıl pırıl suyu gürül gürül akıyor hür güzelliğinde...

Atatürk benim Bağımsızlık karakterim! Kur`an benim okuma seçkinliğim! Siyaset, Türkiye`de de oluşturulması başarılmış karamsarlık makamı ve güven yaralıyor! Depresyon, ruh sağlığı biliminde ciddi bir hastalıktır, mutluluk yaralıyor. Dikkat eksikliği, hiperaktiflik çağımızda büyük sorunlardan biri. Kişilik bozukluğu genetik mi sorusunu öncelleştirir, amaç da zaten bu olduğu ile, sarsıtılan ekonomiye de bulunmuş suçlu kaynatılır gibi kullanılmasına engel olacak ne var, diye çalışılacak yine bir konu işte. Kim kimi ne ile meşgul ediyor, zaman harcattırıyor. Peki neden? Herkes değil, Türk isem ben....

Ben, emeğinde seviyorum insanı. Bunu öğrendim bebek çağımda deyişin güzelliğidir bu. Emek, genetiği etkiler mi? Herkesin kendi bilgi düzeyinde, evet. Akıllı insan yaratacak teknolojinin robotları ihtiyaçlara yardımcı olabilir elbette, insan da denilebilir mi ona, bilemem... Türkün doğuşudur düşünmek demeyi tercih etmeyi öğrendim ben...

Atatürk benim Başöğretmenim! Öğretiye muhtaçlık hisssedilmeyen bir zenginliği okulumda buldum ben: Vatan ve millet varlığı ve bütünlüğünü, halkın refahı ve huzurunu, ödev ve görev bilecek vatandaşlık bilincimde bilincimle korumaya içtiğim and!

3 Ekim 2008