Falezlerden bir çığlık geldi kulağıma
Yağmur çocuk yağıyordu koylara
Ateş de yanan güller gibi yüreği
Haykırıyordu Akdeniz semalarına
Sevgisi kızıl bir şarap
Yüreğinde sunuyordu sevdalılara
Bütün kalbimle
Tanrıya yakarıyorum
Yunak taşında dövülmüş şu yüreğimle
Yakarıyorum
Maviş gözlerin buğulanmasın
Hep gülsün
Gün
Kızıl turuncu gelinliğini giymiş
Gecesini bekliyor
Kavuştu kavuşacak
Bulanık akan Sakarya
Hasretinle koşuyor
Kumsala uzanmışım,elimde buz gibi meyve suyu.
Denizle bütünleşmişsin,gözlerim seni arıyor.
Meltem rüzgarları ılık ılık esiyor.
Elimi uzatsam tutuverecek gibiyim,sevgilim gülümsüyor.
Hayâl etmek bedava,para istemez.
Deli gönül diyor ki çık dağ başlarına
Haykır isyanını bastırma
Sesin kısılasıya bağır dağlara
Göz yaşların sel olsun ağla
Haykır deli gönül isyanını bastırma
Nisan yağmurları ile
Yıkasam seni
Mehtabın gümüş ışıklarıyla
Tarasam saçlarını
Alp yıldızları taksam saçlarına
Çıplak ayaklarınla
Yalnız adam seni anlıyorum
Gözlerinde görüyorum yorgun hayatını
Sen de vurgun yemişsin dostum
Kuş olup uçamamışsın
Kızgınlıklarını
Kendine pişmanlığını
Göklere gururla yükselmişsin
Bembeyaz duvaklar bürünmüşsün
Nazlı bir gelin gibi süzülmüşsün
Beni kendine aşık ettin
Davraz dağı…
Şehrin her karesinde karşımdasın
Bir gün bu telefonlar susacak
Meleğim nasılsın diye
Soranın olmayacak
Yanlışların için de
Yargılamayacak seni
Ama üzülme
Mustafa’mın bahçeleri tren yoluna bakıyor
Düşmanları dört yana pusu kurmuş bekliyor
Mustafa’m kurşunlara hedef olmuş koşuyor
Ak gömleği al al olmuş batıyor…
Bağdın boğazı kopukların yoludur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!