ahşap fırınları süsleyen ateş topu
taşırım ellerini esnek bir zamana
gümüş tenli yıldızlar kuşatmış seni, uzaksın
ellerimde kalır hicran müsveddeleri
dökülür sensizliğe yalnızlığım, garip
gömülür başım renkli saatlere, yoksun
anne bana atımı getirin
gitmeliyim, elimden tutar ışık yağmurları
kuyular sırrını açar bana
ben o yerlerin küçük delikanlısıyım
saclarım fırtına kokar
durmadan kekik toplarım
türkülerimde çekik gözlü kızlar
söğüt kavlatırlar asırlık dudaklarına
sevdiklerine ayna tutarlar ikindi güneşlerinde
en kırmızı güller yetiştirirler
baharın gümüşten bahçelerinde
duramam
gitmeliyim
beni çağıran bir ses var
geldin taş atarak girdin bahçeme, kanattın renklerimi
ağlattın beni uzun uzun, yoktun
şimdi girdim sensizliğin bahçesine
kokladığım güller yitmiş hiç olmuş
girdabını yitirmiş sular gibiyim
yıllardır bitmeyen yokuşlarındayım
denizleri yırtan eller bana,
fısıldar kulağıma seni, özlerim
bitmeyen şarkının dudağımdaki karesi
içime doğru koşar, sen yoksun
mimoza bahçelerinde erirken ay ışıkları
mührünü takar ellerime gelirim sana
gönlümde ıslanmış aşklar
yasaklı bahçelerdir, sensin
geçerim önünden bana kaldırılmış tüfeklerin
sabah akşam yürürüm mihriban yokuşlarında
dudaklarımda hep o şarkı, gözlerin için
takarım ellerime mührünü sana gelirim
Kayıt Tarihi : 13.8.2003 16:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kamil Çolak](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/08/13/muhrunu-takar-ellerim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!