Allah beni över, ben de Onu.
O bana kulluk eder, bende Ona.
Bir halde ben Onu ikrar eder ve
Eşyadaki çokluk ve değişikliği görünce inkar ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir?
Ben Ona müsaade eder ve
Onu zuhur alanına çıkarırım.(*)
Hak beni yarattı ki kendisini bileyim,
Ben de Onu bilgimde var kılayım.
Bize hadis bu mana ile geldi.
“Hakk’ın maksadını bende tahkik et”.
* * * *
“Nasıl ki Hak için var olduk ve
Biz bizim için yaratıldık” sözündeki delilimiz sabit oldu.
Onun için benim varlığımdan başka çare yoktur.
O halde biz Onun içiniz,
Biz bizim için var olduğumuz gibi.
Şu halde benim için iki yön vardır.
“O ve Ben”,
Halbuki Hakk’ın benliğinin belirmesi için
“Ben” sözü yoktur.
Lakin Hakk’ın belirmesi benim vücudumdadır.
Bunun için biz Hakk’a göre kap gibiyiz.
Allah doğruyu söyler ve doğruyu yola hidayet eyler...
(*) Hafız-ı Şirazi bu nükteyi şöyle izah eder: Maşuk’un gölgesi aşıka düştüyse ne oldu? O’na muhtaç idik ve O’da bize özlem duyuyordu.
(Fusus'ül-Hikem'den.)
(18. Şubat. 2007 - İzmir)
Ali OskanKayıt Tarihi : 18.2.2007 22:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TENZİHİYET, TEŞBİHİYET ve TEVHİDİYET Kutsal Kitapların kısaca bilinç boyutları şöyledir: Tevrat: Tenzihiyet boyutunda vahyedilmiştir. Allah'ı her türlü noksanlıktan uzaklaştırarak tanıma, tanıtma veya inanma. Allah'ın tek oluşu ve ikilik veya çokluklardan nihayetsiz derecede (sonsuz) uzak oluşu ve bunun idrakı, vahdaniyet. İncil: Teşbihiyet boyutunda vahyedilmiştir. Allah'ı bir takım objelere benzeterek, Allah'ın tecelliyatından (belirlenişlerinden) yola çıkarak tanıma, tanıtma veya inanma. Çokluktaki bir'liği ve tekliği ve bunun idrakı, ehadiyet. Kur'an ise: Tevhidiyet boyutunda vahyedilmiştir. Allah'ın birliğini tanıma, tanıtma veya inanma. Her ikisini birleme ve bunun idrakı, ehadiyette vahidiyet, yani tevhid. Ali Oskan

Allah beni över, ben de Onu.
O bana kulluk eder, bende Ona.
Bir halde ben Onu ikrar eder ve
Eşyadaki çokluk ve değişikliği görünce inkar ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir?
Ben Ona müsaade eder ve
Onu zuhur alanına çıkarırım.(*)
Hak beni yarattı ki kendisini bileyim,
Ben de Onu bilgimde var kılayım.
Bize hadis bu mana ile geldi.
“Hakk’ın maksadını bende tahkik et”.
* * * *
“Nasıl ki Hak için var olduk ve
Biz bizim için yaratıldık” sözündeki delilimiz sabit oldu.
Onun için benim varlığımdan başka çare yoktur.
O halde biz Onun içiniz,
Biz bizim için var olduğumuz gibi.
Şu halde benim için iki yön vardır.
“O ve Ben”,
Halbuki Hakk’ın benliğinin belirmesi için
“Ben” sözü yoktur.
Lakin Hakk’ın belirmesi benim vücudumdadır.
Bunun için biz Hakk’a göre kap gibiyiz.
Allah doğruyu söyler ve doğruyu yola hidayet eyler...
(*) Hafız-ı Şirazi bu nükteyi şöyle izah eder: Maşuk’un gölgesi aşıka düştüyse ne oldu? O’na muhtaç idik ve O’da bize özlem duyuyordu.
(Fusus'ül-Hikem'den.)
Ali Oskan
TEŞEKKÜRLER.........
TÜM YORUMLAR (1)