anlayamadım,
belki anlamak istemedim seni anne.
tuhaf geldi bana inançların,
inanarak yaptıkların.
eskide kaldı, geçip gitmiş.
Öğretmenim,
henüz yedi yaşındayım.
Okula da ilk gelişim.
Bana bilmediklerimi değil,
bilmem gerekenleri öğret.
Okumayı, yazmayı ve dahasını...
Bir gün, dersimiz Türkçe’ydi.
Tebessümün cennetti sanki
Dersliğin ortasında durmuş
Gül gül deriyordun
Keyifle bizi.
Kara tahtada yine veciz bir söz,
bana, gebe kaldığında
ne düşündün anne?
ne kadardı dünya,
kaç sinilik, kaç dürümlüktü?
nasıl olacaktı yaşamım?
benden önce doğrduğun
- Mektebe gitmiyor musun, kuzum?
Deyince anam, aklıma geldi unuttuğum.
İhlas suresini okuyacaktım ezberden.
Ne yapacaktım şimdi, utanırım hocadan.
-Ana, kulhü’yü bilir misin sen?
-Ben bilmem, koş git, bilir deden.
İki koskoca âlem,
Sığdırılmış bedenime.
İlginç bir varlığım,
Aklım ermiyor benliğime.
Zahir, bir tarafım:
Yer, içer, gezer dünyada.
Selamsız, vedasız gidişin
Hüzünlere boğdu kalbimi
İki günü az mı sanırsın
Asra bedel her bir saati
Görmeden seven bir ben değil
yüce iradenin üflediği
ruhun yeri ervah alemi
ne zaman var beklediği
ne mekan,ikamet ettiği.
ölüm yolculuğu başladı
ağladım
ilk nefes alışımda
genzim yanınca.
boştu her yan
nahoştu hava
ağlattı dünya
hatırlamak var mı bilmiyorum,
oradaki hayatta.
varsa hatırla baba.
1997 yılının eylülü
eylülün 17. günü
vakit ikindi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!