Gurbete sevdalanmış
yığınla insan arasında,
sılaya hasret çekenler garib! ..
Garib düştük gurbette;
gurbetin içinde gurbet,
Ömür gelip geçince, gençlikten bir âh kalır,
El uzatmak istersen, dünyadan bir çah kalır…
Nehir gibi coşsan da, tufan gibi essen de,
Kazandığından gayrı, kupkuru bir nâm kalır…
Dikkat: Kürdçe harf karakterlerine başlıkta izin verilmediği için, başlık tekrarlı olarak şiirin başında yer almıştır. Özür dilerim.
Not: Bu şiirin Türkçe tercümesi "Umutsuzluk Kurdu" başlığıyla antoloji.com'da yayınlanmıştır.
Kurmé Béhévîtî
Weke mar! ..
Hey dostum(!)
Ne haber? !
Yine yenemedin beni! ..
Sen,
tutsaklanmışsın bir kez
Her köşe başına
fidan diktiğim Amed
ve kanımla suladığım,
Her sokağında
bir can verdiğim,
bir destandır artık yazamadığım…
Bekle ey beklenen! ..
Bekle! ..
Bekle, ey beklenen,
kutlu baharın esintisini
bekle! ..
Bekle ey beklenen,
ÖFKE DEVŞİR
İÇİNE AKITTIĞIN GÖZYAŞLARINDAN! ..
Gözyaşlarını sakla bacım,
görmesin zâlimler! ..
Görmesin ki,
Fânî, ey! .. Sen ve ben, hepimiz şikâr,
Derdest-i mevt-i bîva'deyiz naçar…
Çün bilinmez der-i makber ne zaman,
Açılır, râh-ı sîrata nâgihan…
Dayan ey yüreğim dayan…
Dayan volkan gibi yan…
Lavsız ve dumansız yan
Yan ey yüreğim yan! ..
Getirseler ırmakları,
Bâdelerin mi tükendi yoksa bu da tuzak mı?
Câm-ı tehîylen niçün geldün virâneme sâkî?
Çeşm-i giryan û dil-i biryan û bağrı sûhteyem,
Çep û rast, İblis û sen mahsur eyledüz ey sâkî?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!