1995 yılı Eminönü Süleymaniye hastanesi doğumlu, tam adı Muhammed mücahid şamil Gülbaran. Memleket Siirt Tillo, şeyh hazin torunu, Ermeni köy baskınlarında ailesi siirt tillo'dan İstanbul'a hicret etmiş. İngiltere işgalinde büyük büyük dedesi Hamdi Ali gündüz meyve sebze satarak geçimini sağlarken İngiliz devriyelerine gece baskın vermiştir. Hamdi Ali dedesinin oğlu cemal akrabası Mertcanlardan Hayriye ninesiyle evleniyor. Onların oğlu Hüseyin'in torunu. Almanya da tahsilat görüp milletine hizmet etmek için 2018 yılından beri insansız hava arac ...
Senin ve sensizliğin arasında bir yerdeyim,
Boşlukta kaldım, sonsuz denizlerdeyim,
Her kulacım bir adım ölüme, her ölüm seninle damga vuran ebediyete,
Karanlığa gömülmüşken kalbim,
içeriye sızan bir ışık zümresi oldun,
Her şeyin tek olandan geldiğini bilenler değil midir Gerçek aşkı bilenler,
Onlar değil midir zikreden Tek olana ait olduğunu tek aşkın,
Sonsuz aşkın sonsuz olana,
Aşkın tek aşık olunabileceğe olacağını,
Fark et hediye olduğunu her şeyin ve emanet,
Eski İstanbul'da kopan bir yapraktım Gülhane parkında,
Etrafında bir tur attım köklerimin, ilmek ilmek işledim kökenimi hafızama,
Tatlı rüzgarında savruldum, ziyaret ettim evlerini,
Meğer ziyaret edecek çok evin olması, evsiz olmak demekmiş,
Esti gurbet rüzgarları, özlem kaldım toprağıma, meğerse ben İstanbul'un rüzgarlarınıda seviyormuşum,
Al götür rüzgar beni, ziyaret edelim kız kulesini,
Kim siliyor ayak izlerimi,
Donmuş gölün kenarında ki, beyazlar içinde ki evi,
Ölürcesine uzanmış bedenim ve fırça darbeleri,
bir nefes var, donmuş gölün altında ki gibi,
Yanan bedenime, kardan bir battaniye serilmiş,
Betondan binalar şehrinde, ahşaptan bir mezarlık gördüm,
Toprağa vurulan her bir darbede, yükselen ağıtlar duydum,
Yumuşacık toprağın üzerinde, bir peluş oyuncak oturmuş,
Etrafında toprağı ıslatan nice anne, babalar gördüm,
Üstü açılınca örten ellerin, elleri bırakıp toprak attığını gördüm,
Özenilmiş bina inşa edenlerin, özenilmemiş mezarlara bere, başörtü bağladığını gördüm,
Kemanın sesi kulağımda,
Bekleyen bir aşk gibi...
Durmuşum zifiri karanlığında,
Üstümde yanar sokak lambası adeta güneş gibi...
Aşkın göz yaşları ile ıslandıkça tenim,
Aleviyle yandım mahrur gözlerinin,
Borç bildim adeta boğulmayı denizin,
Bir güneşin gölgesinde senin yakan sözlerin,
Muhammed Mücahid Şamil GÜLBARAN
Ney'in sesi kulağımda, yanağımda göz yaşı,
Sönüp duran sokak lambası gibi, ölüp diriliyorum,
Yere düşen damla gibi,
Parçalanıyor ve birleşiyorum,
Anlıyorum seni der herkes anlamaz,
Özgürlük dedikleri kölelik,
Bir kuklasın, iplerin elinde nefsinin,
Her isteğine itaat ediyorsun,
Özgürlük diye gösterdikleri pencerenin,
Kendine bir bak görmüyor musun,
Saniyeler geçmişken aylar geçti zannettim,
Gerçek yaralandım sanırken kalbimde ki yarayı fark ettim,
Seninle yaşadığımı sanırken, sensiz öldüğümü fark ettim,
Bana bir şey sözle iki kelimeden oluşan sevgili,
Tek kalemde sileyim geçmişimi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!