Bir gençlik bıraktım gerilerde
Beyhude geçmiş yıllarım var
Ne akıp giden güne hükmüm geçer
Ne durdurabilirim saçımdaki akları
.....
Hatıralar sarmakta sen diye şimdi
Sustu birden bülbüller
Boynunu büktü güller
Boşalan şimdi semadan
Çeşmimdir seller gibi...
Gidişine ne gazeller yazdım
Ne ağıtlar yokluğuna
Ip ıslak kurşunlar yağar
Yalnızlığımla yüklü akşamlarda
Hasretinle yaralı sineme
Dert benim hüzün benim şimdi
Uçup giden göçmen kuşlar
Alıp gider yalnızlıklarımı hüzünlerimi
Ayasofya!
Gönlümün mazlum sevdası
Sen yürek yangınım kopup gelen
Fatihin elindeki gül
Atının yelesindeki yangınsın
......
Gebe
Bir benmiyim muhabbetin gebesi
İçimde doğuma hazırlanan tevbe sancısı
Aklım günah kaldırımlarında takılı kalmış
Gönlüm bir gülün deli sevdasında
Kara gecenin kirli koynunda
Sessiz çığlıklarını duyarım
Yedi asırlık bir sevdanın
Solmayan gülü İstanbulun
Nur kokulu mezar taşlarında
Tarihim canlanır görürüm
Bakmadan ardına böyle giderken
Anıları da götür ben de kalmasın
Güneşim karardı doğmasın ayım
Yıldızlar mehtaba ışık salmasın
Dalgalar silerken izlerini kumsaldan
Lacivert sevdalar kuşların kanadına
Yaşlı gözlerle yazmıştık seninle
Kumsalda eriyip giden hikayeler yazmıştık
Resimler çizmiştik denizin üstüne
Fırlattığımız taşlarmıydı ne
Yoksa savrulup giden umutlarımız mı
Bir fırtınaydı kopan önce
Kelimelerden başlayıp saran bedenimizi
Bir yağmur yağdı ansızın
Cümle cümle satırlardan işaretlerle
Ne sen gördün ağladığımı
Ne ben duydum hıçkırıklarını
Gönül bu kuş misali uçar konar her yere
mayası temiz olan râm olur güzellere
----
Güzellerin şahı ki adı Şah-ı gülistan
Adı güldür kendi gül O sultanlara sultan
----
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!