Ecel vakti geldi ansızın,
Sükut eyledi zaman, çöktü hatıralar,
Lisanım lal, kalbim mahzun,
Zira sen gittin… Canım babaannem.
25 Ekim... kazındı sineye,
İftitah ile başlar Rab ile muhabbet,
Eller semaya, gönül sücuda yönelir afiyet,
“Allahu ekber” nidası keser nefsi, hevesi,
Bu secde bir vuslattır, bu rükû bir nefesi.
Evvela Fatiha’dır, kelamın sultanı,
571’de dünyaya teşrif buyurdun
Karanlık gönülleri nur ile açtın
Hem yetim idin, hem garib-i öksüz
Adın Muhammed-ül Emin, en yüce söz
Kırk yaşında vahy-i ilahiye mazhar
Peygamberim,
Öyle bir hasret ki içimde yanar durur,
Ne vakit semada ezan-ı Muhammed'i çağlasa,
Gönlümde aşkla yanan bir sızı yükselir.
Zikrinde huzur, isminle kalbime sekinet gelir.
Sen ki “Ümmetî, ümmetî” feryadıyla ömrünü adadın,
Kandil gecesi geldi, nurlandı semalar,
Minareler ışık doldu, gönüllerde zikir var,
Cân-ı gönülden camiye akın akın vardık biz,
Rahmet indi göklerden, dualarda yandık biz.
Mevlidin mübarek ola, Ya Rasulallah,
Nasara’yla açıldı kapı, yensuru’yla yürüdük ilme,
Bir fiil-i müzaride saklı nice hikmet, nice sebep.
“İkra’” emriyle başlar yol, ilimle dolu her ufuk,
Kuran’ın nuruyla yürür her talib, her genç, her uyanık.
“Bismi rabbikellezi halak” nidasıyla doğdu mektep,
Erzurum’u hırpalar meşhur ayaz,
Kristal beyaz, cemal-i mazhari naz.
Karşıda dağlar ağarmış huş u hayret,
Sisler arasında kar kokar rahmetin nefesi.
Ne ağırdır o karın kokusu,
Ey Şehri Ramazan,
On bir ayda bir uğrarsın,
Gelişin sevinçtir,
Gidişin hüzündür her hanede.
Sahura uyandırır,
Hastalar var, derdiyle kıvranır,
Şifa bekler, zamana boyun eğer,
Doktorlar var, gayretle yoğrulmuş,
Her nabızda bir umut arar, didinir.
Bitmeyen geceler var odalarda,
Ne hayaller gizliydi içimde, bekleyişle dolu,
Bir masal misali, düşlerde sessiz bir yolculuk,
Bir varmış, bir yokmuş… vakit usulca aktı,
Ömürler muhabbetle yoğruldu, vefayla ışıdı.
Şimdi her şeyden uzak, sükunetle örülü,
Bazı seferlere çıktılar, dönüşü olmayan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!