Devinimsel düşler ülkesinde bir çırayım,
Diyalektik sancılarda buz gibi yanarım.
Metal savaşlar ortasında paramparça kanarım,
Alzheimer oldu kalbim gibi görsem bi parça sen sanarım.
Sanki bir Eylül şiiri gibisin
Baharın başı yazın demisin
Gazellerin kalp atışlarını duyuyorum ellerinde
Ak gerdanlıkta anamın ak sütü gibisin
Rüzgar alabildiğine özgür önümüzden götürüyor yazı
Sen işte o karanlığın beyazı
Bakışların sırlarını açıklıyor
Davranışların yolcu
Anladım gitmeye meyillisin
Artık duruba uymaz halin
Gözden düşmüşüz gönülde yokuz
Bitmişiz bir kalem gibi
Gün batarken anladım her şeyin göçtüğünü
Gün batarken anladım bir kedinin yürüyüşünü
Gün batarken kaygılar çekiliyor şehirden
Pişmanlıklar pusu kurmuş bekliyor
Yastık yatak seni ağırlamak için hazırlanıyor
Evde soğuk bir telaş sanki herkes ölüme hazırlanıyor
İstanbul Beyoğlu'nda bir bayram sabahı
Hava olduğunca güzel
Hava da neşe var
Gam ,keder ,bela uykuya dalmış
Bir Ermeni çocuğu elinde bir şeker
Heybetli bir cami avlusunda koşuyor
Gece çökmüş kış ortasında çığlık atar dizelerim,
Büyülenmiş bir diyardan size selam getirdim.
Ölümle -nefes dansında sanki bir perdeyim,
Titanik misali batar gemim mecaz derin lafım peşin.
Kan deryası bir şehir ve yeraltında solan çiçekler,
Çok düştüm
Çok debelendim
Çok yaralandım
Hepsinden kurtuldum da
Artık olanları aklım almıyor
Kendimce taktık ürettim kimse beni üzemeyecekti
Geçende canım sıkkın
Kafam allak bullak
Alalade bir gün
Önümü göremiyorum
Yürüyorum dizlerimin üstünde
Kafamda bir ölüm uykusu
Yürüyorum ıpıssız bir adada
Portakal çiçeklerine basarak
Elimde boş bir teneke kutusu
Sarp dağlara doğru yürüyorum
Yanımda ''ejderha avcısı '' amcam
Kuş lastiğini kuşanmış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!