Fırtınadan sonra ağaç budanmaz
Bin söz etsen dahi arsız utanmaz
Hep söylesen de ne yapacağını
Bildiğini yapar yine uslanmaz
Kırıp yamamaya çalışır dalı
İçimi kemiren dert fısıltısı
Gözümü yaşlarla doldurur birden
Ne zaman geçer bu can sıkıntısı
Üstündür her türlü kara sihirden
Çöker üzerine birden gökyüzü
Sıcak olur Çukurova akşamı
Maraş Antep elinden bir yel eser
Mazlum zalim karşısında kıyamı
Çukurova adamından ezberler
Elem çile korku vermez bizlere
Devlet nereye gider bir iş vardır bu işte
Milyoner oldu oğlan bakan oldu enişte
Neden her gece keder ben anlayamıyorum
Hep doluyor gözlerim hiç ağlayamıyorum
Duygularım sermayem şiirlerim hasadım
Adım şairdir benim şiir ise soyadım
Bir sancı olur ilham hiç göstermez yüzünü
Kan çanağı gözlerim unutur gökyüzünü
Seher vakti gönlümün havuzundaki kuğu
Yeni uyanmış hâlâ üstünde mahmurluğu
Bir güzellik var sende nur meleklere özgü
Bir şahısta toplanmış edep hayâ ve görgü
İnsan yorulurken güçlenir mi hiç
Her yürekte milli tasa barınmaz
Aptal aptallıkla suçlanır mı hiç
Lafla sözle kirli yürek arınmaz
Bu öyle bir sevda yormaz yüceltir
Sen çıkardın bu taştan heykel
Yetiş boğmakta beni bu sel
Şahdamarımı koparan yel
Esecek seni görene dek
Sen varsın diye doğdu güneş
Ey sevgili cananım ömrüm sana amade
Ben sadece gönlüne konan aciz bir kuşum
Kabul eyle de ister Mecnun ister âmâ de
Sensin susuz çöllerde hem düzüm hem yokuşum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!