Uyanın yıkıma sel gibi giden milletim
Haykırmaktan yoruldum bitti ruhum ve etim
Görün artık görün şu kan emici celladı
Haramzade sürüsü kızı oğlu damadı
Bir bak Allah aşkına kaç kuruş var cebinde
Gönlüm denen/bu şehrin/gözlerin/yabancısı
Bu şehrin/kaldırımı/imzasıdır/bu aşkın
Gözlerin/imzasıdır/sözlerin/yalancısı
Yabancısı/bu aşkın/yalancısı/saçların
Yürüyorum nereye gittiğimi bilmeden
Acı acı esen yel gözyaşımı silmeden
Saçının teline kurban olduğum
Mahrum etme beni güzelliğinden
Görmeyince yaprak gibi soluduğum
Mevsime terketme kendiliğinden
Bırak saçlarını canım sevgilim
Gün on iki ay ocak sene bin dokuz yüz beş
Sönmeye yüz tutmuştu, doğdu Türklüğe güneş
Bir büyük boşluğun içinde tutsak
Yaşam diye nefes aldığım mekan
Orada konuşmak ve susmak yasak
Tek serbest, yaşlardır gözümden akan
Yamacı sarp çetin ve zorlu bir dağ
Merhamet yüklü bulut oldun kurak ömrüme
Ellerinle yeşerttin çöl misali kalbimi
Rüyalara mahsus bir aşkla girdin gönlüme
Ve bütün şefkatinle kul ettin hislerimi
Ervah katından bir ses gibi, dinlemek seni
Bu vatanı sevmek hiç de kolay değil öyle
Yüklendiğin bu dava vatan isimli sırat
Cennette şehitlere Atam'a selam söyle
Sen Bayrağa kan verdin Bayrak da sana Fırat!
Al rengine can katan o şerefli kanını
Akar sonsuzluğa zihnimden fikir
Bir kurt çürütmekte içerden canı
Dil susmuş gönülde hep aynı zikir
Başka yol yok gönül ister cananı
İçilmez mi nazlı yarin badesi
Unuttum rengini şu gökyüzünün
Özlem almakta öldürmeden canı
Kopyasıdır ancak şu gök yüzünün
Yüzün verir ruha tüm heyecanı
İlhamın kaynağı olan gülüşün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!