İnsan saçmalıklarının ağırlığı üzerimde,
insan insanın nankörü ya kırık dökük işte...
İnancını yitirmiş sevdalar lüks valizlerde,
Buluşmayı arzulayan tenler özleminde.
Kalmak isteği yok yüreklerin yüreklerde
Arabesk yaşamların mutsuzluğunda,
Çürümeye mahkum umutlar...
Nerede aklın sadeliğinde gönül saflığı,
Yalan kokan gösterişli hayatların
Çarpık ilişkilerinde kaybolmuş sevda.
Anlamını yitirmiş sevmek çirkin dillerde,
Sevilmenin hazzı iki bacak arası olmuş,
Tiyatro sahnesinin tecrübeli oyuncularında.
Yaşama dair ne varsa, işine geldiği gibi kullanan,
Ahlak bekçilerinin düdüğünün ucunda,
Bahaneler silsilesi namus.
Sadakat musalla taşında çürümüş bir ceset,
Bağlılık ağır aksak baston desteğinde ayakta,
Ruh hapis olduğu bedende utanç içinde.
Kavram kargaşası içinde kelimeler,
Anlamsız cümlelerle kavga halinde.
Sevgisiz yüreklerde ziyanda Aşk.
Kalabalık içinde yalnızlık klişesi sarmış dilleri,
Yalnızım yalanına tutsak yaşamlar.
Herkes herkeste herşey olmuş,
Birer hiç olduklarını bilerek.
Mutluluğun içinden gelen ağır bir çöp kokusu
İnsan bedeninden fışkıran.
Ağır yalanların meşru kılındığı zamanda,
Akrep ve yelkovan, saniye nin kölesi.
Uydurma cümlelerden akan şiir,
Seslerde ihtişamını yaşarken,
Katran sıvanmış gönüller
Çıkarcı fedakarlığında ziyan.
Yaşamak isteyip yaşayamadığının,
Yaşayıp kıymeti bilinmeyenin,
Doyumsuzluğun içinde doyumu arayanın
Müebbet hapsinde insan.
Kayıt Tarihi : 2.6.2024 18:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!