Bin yıllık bina...
Temelinden çatısına
dişle tırnakla
ve özlemle
ve umutla örülmüş
her bir tuğlası...
Dilimlerden bir dilim...
Ve dilim dilim kendisi de...
Ve dilim dilim
her bir dilimi...
Zamanlardan bir zaman...
Harf harf onüç...
Hece hece altı...
Altı üstü üç kelime…
Yıkıp alacasını başıma
o güz akşamının
gittin gideli
Geceler gündüze erende
seni sayıklar
penceremde kuşlar...
Camlarda güneş,
damlarda çiğ
ve kaldırım fidanları
Tezgâh çalışıyor...
Tezgâha gelenler çalışıyor
en çok da
canla başla hem...
En çok da onu
Çark bu döner...
Her kim ki
kâr eder işleyişinden,
sonsuza dek
muhafaza etmek ister
seyrini aynen...
Yayılır kokusu
varoşlarına değin ateşin
ılgıt ılgıt,
bir anıt görkemiyle
uzanır sere serpe
bir taze bahar,
Uzanırım,
tutamam...
Ortasındayım tastamam
boşluğun...
Yıkılırdı sanki
Çanakkale,
Kâr üstüne kâr
hırsıyla sırf
kurulmuş kat kat
zemin sakat
bina sakat
bani sakat...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!