Erken geldim geç kaldım üzülmeye ne gerek
Dünyalık yolun sonu iki kazma bir kürek
Sezsizligin sohbeti dusuncenin sesidir
Dusuncesiz felsefe muhabbetin nesidir.
Bir sukutun icinde binbir firtina kopar
Firtinayi koparan bir kacar apar topar
Aklı Fısk-ı fucur da yüzü kıbleye dönük
Eyvah ki Eyvah diye ağlasın salya sümük
Lutfu inayet ile gelen başarımızı
Oturup da izlesin ötelerdeki zübük
Birkaç dirhem mutluluk sarraf terazisinde
Tebessümün libası kaf dağı terzisinde.
İlkbahar başakları dalgalanır saçında
Olur olmaz hayalle bir ruyanın içinde
Bilmem hangi mevsimin hangi ayın kaçında
Nazlı yarin peşinde boşa dillenme gönül
Bahar yaz kış demeyip uğrarsın ara sıra
Sevdaya yelken açıp gidersin peşi sıra
Bir yufka yureklide demirden olsa keder
Kucuk bir tebessumde kacip uzaga gider
İki üç meyva için gezecektin dallarda
Çember çevirecektin tozlanmış şu yollarda
"Önce ben gördüm" diye gösterirken karayı
Allaha mı yöneldin bitap düşmüş kollarda
Saklanırken kuytuda ebe olmamak için
Arsın olduğu yerde kaza beylik verilir
Hanesine el pençe destur ile girilir.
İslamdan dem vurarak atıp tutan insanız
Beş vakite misafir cumalık müslümanız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!