Ağlarım çağlar gibi (mavili mor)
Derdim var dağlar gibi
Gönüller mahzun olmuş (mavili mor)
Bozulan bağlar gibi
Maviler giymez idim (mavili mor)
Gönüller bilmez idim
..
Gözlerini yeni açmıştı dünyaya, ilk gördüğü kocaman bir kütüktü. Allah Allah bu da ne önümde diye, sesli sesli düşünürken..
Ben kavak ağacıyım. Gövdem uzanır göklere. Kimsenin göremeyeceği yerleri görürüm. Dallarıma kuşlar konar saatlerce şarkılar söyler bana.
Bu seste nerden geldi diye sordu mor menekşe. Çevresinde kendisine arkadaşlık edecek çiçek yoktu. Başını çevirip yukarıya da bakamıyordu.
-Kim o benimle konuşan, yoksa kütük mü?
-Ben kavak ağacı, kütük dediğin benim gövdem.
-Aaaa öyle mi.. Nasıl canım sıkılıyordu bir bilsen. Burası neresi? Bana benzer arkadaşımda yok. Hep çevrem kütük dolu.
-Kütük olur mu mor menekşe! Burası orman ben de hayret ettim senin burda olmana. Menekşeler kırlarda olur. Ama inan seni seyretmek ne güzel. Renklerin bir harika. Sana çevreni tanıtayım. Bu ormanda her türlü ağaç var.
..
Yine hüzün dolu geçsede bahar,
Solmaz kalbimizde mor menekşeler...
Seven, sevgiliye bir demet sunar,
Solmaz kalbimizde mor menekşeler...
Kopsa da fırtına, essede yeller,
Çakıp da şimşekler, aksada seller.
..
ERGUVANLI mor KADIN
Kendisini Erguvanlı mor bir mevsim olarak düşleyen kadını düşlerken, ona ne giydirsem ki tereddüdünde önce turuncu; evet turuncu dediysem de vazgeçtim.
Turuncu şımarık, mavi gitgide çeliğimsi bir hal alan üşüyen ama yine de parıltısını kaybetmeyendi. Soğuk soğuk parlamasına üşütmesine izin veremezdim. Yeşil dedim. Iıh o da değildi, kadın gençti ve de yas tutmadığına göre siyah da olmazdı; ama siyah asildi, siyahla beyaz arasında kaldım ki yine mütereddittim.
Çok sessiz sakin ağzı var dili yok bir hatundu. Gerçek olmayıp düş olduğu içindi şirinliği. Henüz daha canına okuyacağımın farkında değilken onu her kalıba her renge boyayacağımdan, ama asla mora sadakatsizlik yapmayacağımdan habersiz mutlu gibiydi
..
Merhaba............................mor sümbülüm................ kuşun burnu.. merhaba...........gül yaban,im........... ayrık otum........... gözümün sevinci..................gönlümün kaygısı................... merhaba.........................................merhaba.............mart................ kazma kürek yaktıran................. ay.......mart...... merhaba....... sevgilim.......... çuha çiçekleri....................merhaba...............al,ak, mor,sarı kavuniçi, pembe kırmızı arası..........düz... oyalı dantelli.................................merhaba aşk............ merhaba aşkım........................................................................................................... şiirin hikayesi............................. mart çuha... çiçeği..............kazmakürekyaktıran gillerden...............ziraialetlerdennim de ben..................çuhaya, marta özgü....................cemre havaya,suya.karaya...................................... öksüz kalmasın öteki aylar ve de çiçekler..........................söz kısası............. merhabanın öyküsü............. şair içinde....................yok yav.............. şiir içinde................... merhaba. ya da selamlar.....................................
..
Göç zamanı erişti; sarardı yeşil otlar.
Gayrı hazan vaktidir; gördüm mor çiğdemleri
Obada bir telaş var; yüklendi yağız atlar.
Neden garip dururlar; sordum mor çiğdemleri.
Yine ayrılacağım; dertliyim, telaşım var.
Onulmaz derde kalmış bir sevdalı başım var.
..
Ne güzel yakışmış allar Ayşe'ye
Boyunu benzettim mor menemşeye
Hele nenni mor menemşeye
Gülüm şaşıyorum ben bu işe
Lavanta doldurmuş billur şişeye
..
Dağdan taştan ovalardan coşarak
Salında gel mor sümbülüm bu yana
Olmazlardan olmazına koşarak
Salında gel mor sümbülüm bu yana
Kıştan uzak mis kokulu yaz ile
Türkü ile hicaz ile saz ile
..
gecenin rengine sarıldım
mor rengine…
mavi göğün kıymetini bilemedim.
şafak söküyor
yere inen gök mor.
ve mevsim yaz
yaz güneşi açıyor
..
A/...
'Me de me...' diye diye,
Meleyişin var ya mor koyun...
Bize bu durum say ki bize bir oyun.
Mor şapkalı minik bir çoban,
Elinde kavalı ince ve uzun,
Değneği meşenin en filizlisinden
..
Mor yağmurlar yağacak
Japonya’da
yeşil ağaçların gri gölgesine
Bomba düştüğü zaman
kirli bir kızıl kaplamıştı gökyüzünü
Hiroşima’da
..
Yalnızım odamda,gurbet yüklü duvarlar arasında. Birkaç parça umut, birkaç sayfa kağıt ve ağlamaya hazır,sahibinden koparılmış mavi suretli bir kalem. Geceye yaslandı mı gün demleniveriyor hüzün de en koyu haliyle... Dağınık elbiselerim anlatıyor sanki halimi. Yalnızlığıma yoldaş iki çiçek de olmasa,sulamasam onları,konuşmasam en içten çaresizce nasıl biter günler bilmiyorum. Boynu bükük,utangaç mor menekşe ile solgun suretini ta ciğerlerinden gelen mis gibi bir kokuyla anlatan fesleğen... Olmasanız ikinizde kim dinler beni ihtiyar suretli duvarlardan başka. Bir bardak su alıyorum,bir bardak da çay. Suyu mor menekşeme,fesleğenime veriyorum; çayı sıcaklığa hasret durgunluğuma. İki tepenin arasından akan suyun iki tepenin ayrılığından kalma soğuk gözyaşları olduğunu düşünüyorum. Ellerim titriyor yüreğimden gelen iniltilerle ve ağlıyor işte sahibinden koparılmış mavi suretli kalem...
..
Mor menekşe solmamalı,
Gözler yaşla dolmamalı,
Seven zalim olmamalı,
Mor menekşe solmamalı.
Menekşe boynunu bükmüş,
Sanki o dünyaya yükmüş,
..
Konu:Aşk..
Seni gören cam kırırlıt
Ela gözlü mor sümbülüm
Aynalar bahtsız kalır
Ela gözlü mor sümbülüm..
..
Bir başka gecenin koynunda beni
Bulursan sevgilim,sakın şaşırma
Mateme bürünmüş bu bedenimi
Görmeden geçip git boşver,aldırma
Bir nefeslik..canım kaldı dilimde
Bir ALLAH’ı birde seni heceler
..
' Yedi kişiyiz' dedi babam kasketi elinde, önündeki kağıda bir şeyler yazan adama bakarak. 'Hepimiz de iş görür vaziyetteyiz. Benle beraber altı da horanta.' Bizi gösteren eli sesiyle birlikte havada asılı kaldı. Sonra da yazı yazan ama bakmayan adamın önündeki toprağa sessizce düşüp düşüp bekleşmeye başladı. Yorganımız, döşeğimiz, babam, biz, pazen entarim hep beraber ses etmeden bekleşmeye devam ettik.
Başımı kaldırmadan siyah lastik ayakkabılarımın üzerindeki tozları incelemeye başladım. Lastiğiminkaralarını hiç beğenmedim yine. Babam çarşıdan alıp bana getirdiğinde de beğenmemiştim hiç ama ses de etmemiştim. Bizim oralarda babaya ses edilmezdi. Anam öyle diyordu bana, ablalarıma ve diğer kızlarına da. Kendi de hiç ses ediyor muydu babama. Yok etmiyordu, öyleyse ben de etmemeliydim. Başka kızlar da seslerini örtmeliydi. Usulca ayağımdaki lastiği yere sürttüm yere eğilmeye çekinerek iplerine baktım. Karalığını bir parça örtsün diye ablamın çeyiz ipliklerinden kırmızı ile mor menevşeyi birbirine katıştırıp ayakkabımın bir köşesini şenlendirivermiştim gizlice. Diğer karalarla karışsın istemiyordum. Onüç yaşımın iç şenliği idi bu. Annem kızacak, babam farkedecek diye de korkup hep arkalarından yürüyordum. Ve hiç ses etmiyordum.
Okuldan alınıp tarlaya götürülürken de ses etmemiştim. Son dersimde defterimin kenarına kırmızı çizgilere tutturulmuş mor menekşelerden kenar süsleri çizmiştim.
Kırmızı, bizim buralar,
..
Kırılır bir tabağa dizilir hayatlar
İkramı olsun diye misafirlerine
Gümüş tepsilere yayılır
Bir tebessüm niyetine
Fakat kırılır kalp fark ettirmez
Ezik yaşam niyetine
Gönüllerde bir gül biter
..
Senin nazlı nazlı duruşun başka,
Yürekte açan mor menekşesin sen.
Duruşun kalbimi düşürür aşka,
Yürekte açan mor menekşesin sen.
Aşkınla yüreğim yapıyor yankı,
Seni aşkla seviyorum inanki.
..
Amerika da, gazilere verilen nişanedir
Mor Kalpli insanların, özelliği nedir?
Memleketi için savaşıp ta, olan gazidir
Bütün ülke sathı, O gazilere saygılıdır
Mor Kalpli insanlara, polis selam durur
Amerika insanı, onlar için, duyar gurur
..
Tırnaklarımda mor ojeler
Üzerimde mor gömleğim
Ayağımda mor çizgili çoraplarım
Morarmaya yüz tutmuş suratım
Suyun altında boğulmaktayım...
..