MOR ŞİİRLERİ

Günümün büyük bir çoğunluğu iş yerinde geçiyor hepimiz gibi.. Hayat mücadelesine dalmış bir şekilde çoğu zaman kim olduğumu, neleri sevdiğimi, neleri sevmediğimi,neler yaşamak istediğimi bile unutuyorum.. Ancak son günlerde kendimi dinleme fırsatı bulduğumda,hayatımda bulunan bir çok şeye sevgiyle,sabırla baktığımı ve hayal gücümün de yadsınamayacak kadar bana yardımcı olduğunu gördüm.
Şu anda çalıştığım ofiste masası camsız bir mekanda bulunan tek kişi benim.. Dört yanım duvarlarla çevrili... Ne saatten haberim oluyor ne de dışarıdaki hava durumundan.. Kapının önünde dört duvar arasında bir yerde masam benim. Halime çok şükür ki ya bu da olmasaydı düşünceleriyle gelip gidiyor aklım beş adım sonrasındaki dev camlara ve doyumsuz Istanbul güzelliğine..
Biryandan da iyi ki de bu manzaraya karşı oturmuyorum dalıp dalıp giderdim herhalde diyorum kendi kendime.. Ama okadar da boğucu ve sıkıcı ki oturduğum yer anlatamam size.. Biryandan burada konum olarak bulunmamam gerektiğini geçiriyorum içimden, bir yandan da farkında olmak istemiyorum bu düşüncelerimin... İşimi severek yapıyorum, çocukluğumdan beri bana ne verilirse severek, sabırla yaklaştığım gibi.. Ama keşke masamın yanında en azından dışarıyı görebileceğim bir camım, denizliğine de güneşi görebilecek minik bir mor menekşem olsaydı!
Şimdilerde ışığı yüreğimden gözlerime yansıtıyorum.. Ve ara sıra ofisin içinden dolaşırken dönüp bir saniye de olsa camdan dışarı bakabiliyorum..bu bile beni mutlu ediveriyor!
Mor menekşem yok çünkü onu yaşatabileceğim bir cam da yok masamın yanında..
Hayal ediyorum kimi zaman, buz gibi rüzgarın esişini.. Yağmurun yağışını, güneşin batışını.. Hollanda'da ki eşşiz bucaksız lale bahçelerini getiriyorum çoğu zaman gözümün önüne.. hayal edebildiğim kadar seviyorum ve sevebildiğim kadar düş kuruyorum çok sıkıldığım zamanlarda. Keşke demek istemiyorum ama keşke diyorum bugünlerde.. Keşkelerim okadar çok çoğaldı ki... Üzüldüğüm beni kıran, beni inciten insanlar biryandan, biryandan da kendimle bu kadar barışık olmam neden diye kızıyorum kendi kendime. Bugünlerde henüz bahar gelmedi Istanbul'a.. Bahar gelmedi ama aşk esmeye başladı bile soğuk İstanbul sokaklarında. Soludukça havayı, aşk üşütüyor dudaklarımı. Nefesim ısıtıyor aşkın rüzgarını.. Kendime engel olmaya çalışıyorum. 'Düşünme Onu! ' diyorum kendi kendime defalarca.. her sabah her akşam ve her dakika.. Ancak ben sensiz hiç olamam ki diye geçiriveriyorum içimden.. Kimbilir yoksa tekrar mı aşık oluyorum?
Aşk dudaklarımı üşütüyor..
..

Yıldızlardan geldin girdin özüme,
Canımda kan gözlerimde sensin fer…
Dağın karı oldun gönül közüme,
Yaslan gülüm şu bağrıma sevda ser…

Aklım aldı yâr sendeki albeni,
Aşkı yazdım dağa taşa aleni,
..

Gök mavi, dağlar mor
Mor üzeri beyaz karlar
Güneş çok uzak, ufuklarda
Ben ordayım yanında, istanbul da.

Üşüyorsun, sarınmışsın ceketine
Oturmuş bir noktaya dikmişsin gözlerini
..

Yol düşer mor dağlara,sılaya
Sayılı saatler kala
Büyüyor içimdeki mülteci mutluluklar
Sabır diliyorum kendime,kal yarına..

Her anımda bir yüz anımsiyorum
Anne,kardeş,ahbap ve gidenler..
..

İplik iplik uzanıp güneş
Kızıl elleri ile okşuyor arzı
Mor dağlardan yükseliyor perilerce
Tunca bürünmüş dilekler.
Açılmış eller
Çatlamış dudaklar
Yalvarı yalvarı peşine
..

Alamam gözlerimi,
Şu karşı ki dağdan.
Bir hayal,bir pus,
Gözükmüyor dumandan.
Rüzgarınla haber sal,
Gülümse bir uzaktan.

..

Mor bana dağları anımsatır
Bir çırpıda içtiğimiz üzüm suyu ya da
Düşlerimizi beslediğimiz masallarda
Konuşan ve sonsuz yalnız
Eflatun dumanlı koca dağları

Uzansam dokunasım
..

Yedi yil boyunca anlatamadim
Sevgimin rengini sana anlatamadim.
Icimde pembe pembe actigi
O ilk günlerini, utangac hallerini

Ates kirmizisi yandigi günlerde
Icime sigdiramadigim zamanlari
..

Çiğ tanesidir hayatın
Yapraklar üstüne düşen,
Bir sabah bakarsın
Her yerde sen…

Umutlanırsın,
Yeşertirsin toprağı
..

Mor elleri vardı kadının
Doğuştan değil, soğuktan

Gözleri buğulanırdı,
Kalbin aynası diye
Belli! sıcaktı kalbi
İnce yüzlü, yanakları çökük
..

Mor bir sevdaydı benim sana tutkum
İçinde lacivert vardı mavinin en derini.
Birazda kırmızı vardı
Dokununca ateş gibi yakardı.
Tutuşur alev olurduk.
Yana yana küle dönerdik.
Bir rüzgâr eserdi kuzeye.
..

Bir kış ayında çiçeklerin üstünü örten karlarla dolu bir parkta,
Bir banka oturdum, biraz ileride yürüyen bir adam vardı.
Sonra çantamı açıp okumak üzere aldığım 'Diriliş'i elime aldım.
Dayanamadım adamı seyretmeye başladım, çünkü yüzü sapsarıydı.

Adam yürüdü, yürüdü sonra durdu.
Eline mor bir menekşe aldı.
..

Bugün de insansızım..
'yüreğimdeki çiçekler mi soldu? '
söylediğin gibi susuz mu kaldım?
mor menekşe..
mor menekşen...
klıtorıslı yaşamlardan uzak değilim fakat,
kederli bir çocuğun yüzündeki gülümseme..
..

Düz yollarda savrulan karanlık gecenin ıssızlığında yürüyor ateşim
Ejderha gözlerinin savruk alevinde yanıyorum..
Ay rengi saçlarının bıraktığı ıslak küller, yağmur duası gibi..
Adanmış adakların gözlerindeki korku mor dudaklarım..

Ya kalbinin derinliklerinde vurgun yiyerek öleceğim
Ya da bırakacaksın ucsuz bucaksız sonsuzluklara yüreğimi
..

İnanılır cinsten hikayeler anlat bana.
Sakın yalan olmasın anlattıkların...
Gerçeğin adı da, tadı da güzeldir,
Hem hikayesi, hemde anlatanı sevilir.

Anlaşılır hikayeler, şiirler yazılmalı.
hem gerçek, hem de güzel olmalı,
..

Mor koyun veda etmişti sürüye
Sabah gördüm leşi karlar üstünde
Anam üzülür
karnında kuzusu var diye
merakım arttı kuzuya
Köpekler leş derdinde
Bende yürüdüm içlerine
..

Saflığımızdı belki bizi bir araya getiren
Savunmasızlığımızdı, aşka açlığımızdı ölesiye...
Mutlu günlerde vardı mor menekşelerimiz
Her gün bir başka tomurcuğu açtı mutluluğa
Ya suyu fazla verdik onlara, sevgimiz gibi
Ya da o saksıda yerleri yoktu, birbirimizin hayatında yerimizin olmayışı gibi.
Eksik kalan belki de bir güneşti
..

Bilirsin seni MOR MENEKŞEM diye sevdim
Ama sen beni galiba hiç sevmedin
Ben sana değer verdiğim halde
Sen bana hiç yüz vermedin
Bu sevgim beni
Adeta kendimden geçirdi
Ama sen yine bana bakmadın
..

acıyı bastıran tek eşli bir sessizlik bu bizimkisi
gözlerimizde menus bir saldırganlık
üzgün şehrimizde mor bir sabahı bekliyoruz. herkes birbirini suçluyor
sabırsızlanıyoruz beklerken..
sabırsızlık derecelenirken dilimizde, acının sözünü kesip, talihli bir
güvercinin ayağındaki mektupla cellatların eline düşüyor, hayatımızı
dilimliyoruz sözcük aralarında. her bir sözcük kapının deliğindeki ışık
..

Türküler söyledik Anadolu’da, bir dağ başında, bir gece yarısı,
Alev alev yükseldi mısralar…Ufuklar aydınlık, yıldızlar bize yakındı o gece…

Türküler söyledik içimizden kopan, türküler söyledik sırılsıklam…

Anadolu kucak kucak doldu benliğimize, Anadolu bu türkülerle uzanır duman duman akşamların sessizliğine…Yaylalara doğru bir yiğit bakış kaplar yüreğimizi.

..