Martılar kanat çırptığında,
Menekşeler mor mor açtığında,
Saba yeli tenine çarptığında,
Uyandır beni, hemen uyandır!
Dalga seslerini duymalıyım,
Çam havasını çekerek içime,
..
Yankı, söz
Anti-kor ve yeşil renkli gözlerin
Hazreti tecrit ve korumaların
Yani hazreti lacivert
Buhar kazanları ve hazreti mor ipek
Fırın gövdeleri ile mor şebnem
Isı yalıtımdan koruganların
..
Dağ başında püfür püfür esen sabah yeliyim
Ilgıt ılgıt okşarken yanaklarını naz naz öperim
Türlü türlü renk renk çiçek taşırım özümde
Dağ çiçeklerinden mis koku taşırım içimde
Çek beni istediğin gibi elvan elvan genzine
Lale sümbül nergiz menekşe ve goncagül elimde
..
Gölgeli bir mevsim var ufukta, yüreğimin dalgalarında hüzünlü bir köpük
Yorgun zamanlar birikti avuçlarımda, soylu bir düşünüş olunca yolculuk
Dudağımda hüzzam tınılar, kırgın nidalar ülkesinde çalıyor unutulmuşluk
Şiirlerimi yüzyıl öteye taşıyor mor kanatlı kuşlar, gagalarında sonsuzluk
Usumuzun karanlık yollarından umutlara topuk vuran kervanların aydınlığa çıkan yolculuklarından alaz bir hüzün yayılır ve çığlıklar ekerek ilerlerler yaşam çöllerinde. Köklü bekleyişlerin çarpılarla demlenmiş molalarında bir sevda hesaplaşması vardır, araya acılar su serpmeden ayrılık ırmaklarına türküler ekeriz. Bu yüzden hicranın nar gözelerinden coşku damlar ve her gidilen adresin kapısında bu yüzden devrilmiş bir ömrün ismi aşkı sayıklar.
..
leyla kırmızı, leyla mor, leyla siyah
koynumda gül kanaviçe, ay doğar bir sır gibi kaçar ilmek eyvah
kuşlar dönün durmayın dönün dönün dönün
avlu ağlar taşlar ağlar bülbül öldü, kışa girer gibi öldü, dönün
..
Baktı...
Baktı uzak bakışlı kadın
Gümüş yalınlığında kılıç,
Bozguna uğramış düşman askeri gibi
Yüz yılların umuru sırtında
Sanki yük hayvanı
Dert yüklü, umut yüklü, mutsuzluk yüklü
..
Yarını yitirmekten korktuğunda sessiz ve içten ağlarsın
Sesinin tüm uzaklıkları dövdüğü bir zaman kapsülünde
Gürül gürül bir sevda büyüyor özünde, tedirgin ve aşikar
Yüreğindeki tutsaklıklara aldırma, sal taşısın berrak sular…
Ölümün tahta köprülerinden salınarak geçmek için daha çok erken, ‘Uzak dağların asi maralı’. Her gün ışıltılı bir yaşama kurulur sevdanın çalar saatleri. Ayın ve yıldızların parlak ışıkları altında tozlu yollarda yürürken uzakları dinlet Aslı’nın yüreğine. Can bedende emanet bir nefestir ve tanrıya uzanan masum bir çiçektir. Gönlünün Ummanlarına yürüdükçe bu yaşamın adaleti seni de huzurun kollarında mutlu gülücüklerle büyütecektir.
Vurgun yedikçe kuşlar yere çevirir bakışlarını. Her yüreğin hazan mevsiminde içerden sürgülenir kapılar ve yalnızlığın diplerine çökersin inadına. Her ışık rüzgarla çarpışınca somurtur geceye. Zaman, vurgunlara sevdalı bir sünger avcısıdır. Umut, yaşanası bir yarındır ve nilüferler özgürlüğe yüzerler yemyeşil sularda. Yaşamın yarınlarında hayat tüm eksilerin bileşiminden artılara taşır kendini. Örümcekler düşlere ağlar örerken bu kargaşalı karanlıklarda kendini kilitlersen aşka umutların coşkuyu doğurmaz, suların buz tuttuğu saçaklarda ellerin asla ısınmaz.
..
Biliyor musun canım?
Ben sevdamı sahrada çöle yazdım.
S harfine güller ektim, aşkımızı söyleyen
E ye gelincik çiçeklerini, anıları büyük olan
V harfine ise laleler ektim kırmızı sarı
D ye gelince papatyalarla süsledim.
A ya ise menekşeler ektim mor mor
..
İlmiğinde haykırış canhıraş
(Urgan, yağlı mı bilinmez ya…)
İmiğinde tükenmiş dünya
Mor ötesi rengi güneşin
Yansıdığı ufukta
Kadın; dudakları mor,
Yanakları kor.
..
Doğdu'nun düzüne yağmaz mı dolu
Yarinden ayrılan olmaz mı deli
Günde üç beş kere gördüğüm yari
Şimdi alt'aylara katlandım gayri
Ah amanın a yarim
At olur da depmez mi
..
Senden şeytan tüyümü var
Ben çekerim zarü zar
Yıllardır arıyorum birini
Bende kısmet şans ne arar
Unut diyorsun beni sen
Kolay mı unutmak seni
..
iki renkle sokuldum sana
biri mor
diğeri sarı
biri
kalbimin yorgunluğu
diğeri
..
Huysuz bir attır aslında aldından kayıp giden
Asırlar verilse de hep eksik satırlar kalır
Yalnız kalmaktan mı yok olmaktan mı bilinmez
Adamın içini mor yağmur gölgesi alır
Tarifi mi, üç noktada saklıdır, edilmez
..
Kendimi kem gözlere bırakıp diyeceğim,
Eski bir duvar ustası edasıyla
İnce ince yontup sözcük sözcük, diyeceğim
Kara, kara değildir; gridir, göz alıcı mat.
Herkes uyuyordu, işliyordu yeraltı derin
Karaydı, vardı, vesveseydi, su götürmezdi
..
Nasip sanalda mı, gerçekte misin?
Bilmiyorum. İçin aşk, nurla dolsun.
Sarı çiçekte mi, mor çiçekte misin?
Kısmetim sensin, gözün aydın olsun!
9 Marat 2010, Balgat Ankara
..
Aman mor koyun meler gelir
Yavrum dağları deler gelir
Aman hakikatli yar olsa
Yavrum uykuyu böler gelir
Nesine de yavrum nesine
Sigara da koymuş fesine
..
seneler oldu görmeyeli
Kuşçu dağını
içine de girdim
yanından da geçtim
uzaktan da baktım
o terör günlerinde
en çok da Hassa'dan gördüm
..
gökkuşağını önüne serip,
seni mutluluk dağının,
zirvesine taşımak istesem
benimle mor menekşeden,
sarayıma girmek istermisin
..
güneş ölmeyecek değil mi anne
mor sakal birikmeyecek yüzümde
düşüme çivit mavisi ağıtlar konmasın diye
kırmızı balonlar astım kirpiklerime
(eylül '92)
..
Yaz gelirse sarı çiğdem uyanır
Mor menevşe pembe güle dayanır
Aman aman sürmelim oy
Meyva bile dallarına güvenir
Meyva dalı kadar hükmüm yoğumuş
Aman aman sürmelim oy
..