Evimiz bahçe içinde,şirin mi şirin
İçinde yedi koyun bir koç olan ahırımız var..
Altı yaşındayım,
akşam vakti, dereye koyunları götürmek
aile içinde görevim...
Karlı bir kış günü, açtım ahırın kapısını
koyunlar itişerek ahırdan çıktılar
..
Geldi mavi bahar pembelerle
Yakasında mor reyhan kokusu ile
Serçelerin kıskanmalarına inat
Cilveleşti yapraklar baharın neşesi ile
Dupduru sabahlarda
Mor reyhan kuytusunda
..
Mor Dağlar
Gökyüzümüdür gördüğümüz şu mavilik
Dalgalar yaratır beyaz gelinlik
Sessizce ayrıldık yanından
Tarife sığmaz o göl
Komşusudur Tendürek, Süphan
..
Gerdanı Kardan Beyaz(VILLANELLE)
Mor düşer ufkumuza o sendeki kadim naz,
Dans eder kara benler yanak solgun gül alı;
Ah şansımız gülmedi gerdanı kardan beyaz.
Açar mı çiçek çiçek bu ilkbahar gelen yaz,
..
bana kimse şiir yazmadı sevgi dolu
bana kimse aşkı anlatmadı sevgili gibi
bana kimse demedi can can gibi
bana kimse mor güller vermedi dikensiz
koklatmadı hanım elini papatyaları yasemenleri
bana kimse gerçek karanfiler vermedi mor kırmızı beyaz
bana gündüzümü aydın gecemi dolunayımı vermdei yakamozlarda
ben verdim birde üstelik yere atıp üstüne basıp ezdiler ne bilsinlerki
neyin ne oldugunu buram buram sevgi oldugunu yüregimi açıpta yazamazdımki
..
= Mor Renkler =
Yüzündeki tebessümlerin hiç eksilmesin
Perdeler kapanmış son anda uyanmışım
Bir tanesi mor renkler sevdamın rengi olsun
Siyah saçlarında ak bir tel olsam
..
cam kırıkları parmaklarımı parçalıyor..ve hiçbiri sormuyor kanımın neden eflatun aktığını..ve gözyaşlarımın siyahlığını..çünkü yaşam kadar bende mor günler geçirdim,eflatuna dönüştürdüm biraz beyaz katarak..bi kedinin karanlığını gözyaşı edindim yavaşca zorlaşarak
..
kırmızı nefretin rengidir
beyaz saflığın
siyah bilinmezlik
mavi özgürlük bana göre
peki ya mor?
mor ölümün rengidir kardeşim
öldüğün zaman anlarsın...
..
Gözlerine hüznünü sarmışda gider yolcu....gider yolcu yalnizligina..ufuk kızıl gözler kızıl...düşünür...keşkeleri carpışır her adımda..dönmek ister dönemez..serde sarhoşluk vardır onun aşkına...yürür allah aşkına...ne gulmeler ne aglamalar görmüştür her yağmur..bir şey eksik der birşey eksik....olmadı bu hamur...gider yolcu yalnızlığın dibine...yusuf olup kör kuyuya dusende...ferhat olup mor dağları delende...hızır olup son suyumu verende...gözlerini çiçek çiçek derende...aşar yürekler boyu cürmünü...aşar sevda sevda yol bitirir ömrünü...kurutur koklamadan uzaktaki gülünü....görür aşkın binbir çeşit zulünü..yolda bitmez aşkda bitmez..bana en sevgili yeter dünya...başka aşk gerekmez...
..
Mor gülüşler yollam bana balım
İhanet kokarken geceler
Ve yalana kıvrılıyken dudakların
Ben sallanırken gel yalan-git yalan
Kırık beşiğinde anıların
Mor gülüşler yollama
Pahalıya satarım
..
Nedense ayrılıyor yolumuz derken bak ayrıldık
sessiz sedasız dünyana çekildin
bende kendi dünyamda sürünüyorum,
seni kaybettiğime üzülüyorum
bir günü paylaşmak istedim seninle ama olmadı
yine şiirlerle kaldım mor kokulum....
..
bir yaz yağmurundan sonra...
çalılardan kollarını çizerek
bana
mor kırmızı böğürtlenler toplayıp
..
- Bebeklerimin kırılmasını istemiyorum! ...
- Ama, bu imkânsız. Nasıl insanlar hastalanıyorlarsa, bebekler de işte aynen öyle hastalanıyorlar. İnsanlar ilaç kullanıp tekrar iyileşseler de, bebekler bunu başaramaz.İnsanın hastalanması da aslında onun kırılmasıdır.
Benim avutmam, bir de kırılmış bebeğin iyileşmesinin imkansızlığına inanması onun gözlerindeki yaşı durdurdu.
O zaman dükkânın yanından geçerken kapısından bak bakalım, mor tavşan gelmiş mi oraya....
O mor tavşanı kendisi için olmamı söylemişti. İmkânsızlıktan alamamıştım ve fikrimi ona açıkça belirtmiştim. Bugün “al tavşanı olmamı” istemedi. Yalnızca “bak bakalım, oradamı şu an? ”-diye sordu. Onun bu sorusu da “O tavşanı bana al! ” anlamına geliyordü zaten.
Geri döndüğümde vereceğim cevap daha şimdiden hazırdı:”Tavşan hâlâ gelmedi.” Biliyorum, o da şunları söyleyecekti:”Her hâlde magazada çalışan adam havuç vermedi, tavşancık o yüzden kaçtı.” Zira geçenlerde alamadığım zaman param olmadığını kabullenmediği için bu cümleyi de eklemiştim tavşanı alamama mazeretime. O da bunu duyunca üzülerek demişti: “Ne pis tavşanmış.”
Bu gün tavşansız kalan çocuk yarın büyüyecek.
..
gözyaşlarımın ardından
mesela eşikte bekleyen sen
her satır ve her liman
mavi masmavi resmimdeki
sonsuz aşkım gibi
yanına kırmızı ateşim
ikimizi karıştırdım
..
Mor salkımlı evlerde düşledim seni
yine de zor olsa herşeyimiz
birbirimiz için varız...
Civit boyalı evimize,
Erguvan balkonlarla ulaşırız
Tadına doyum olmaz 5 çaylarının
..
Futbol sezonu açıldı
Maçlar başladı yine
Erkeklere gün doğdu
Geçecekler televizyonun karşısına
Varsa da yoksa da maç
Esir alacaklar gün boyu ekranı
Tek televizyonu olan kadınlar yandı
..
Ben seni GENCEBAYIN dertli sazında,FERDİ BABANIN sevda yelleri de aradım.Sonra MOR SALKIMLI SOKAKLARDA bekledim belki milyonda bir geçersin diye,ama her seferinde MÜSLÜM BABANIN hasret rüzgarlarında savrulup hep başladığım yere döndüm.Seni aramak zor değildi hiç,gözümün gördüğü,aklımın yettiği her yerde her şeyde arıyordum.Zor olan tek şey vardı oda HASRETİN,onun da kolayını bulmuştum,Ayrılıkların şairi AHMET SELÇUK İLKAN gibi sabahçı kahvelerinde bir çay gibi demledim hasretini.Hani ardına hep der ya "İNADINA ÖZLEDİM O ÇAY KARASI GOZLERİNİ"...
..
Sonsuzluğum
Yaşam yolculuğum
Mor kırmızı akşamım
Mor kırmızı şafağım
Bebeğim....
7 Ağustosum...
Ben seninle doğdum..
..
ah gulum beyaz gulum, sari gulum, kirmizi gulum,
sen degilmiydin beni benden alan mor isigim,
ozguvenim artinca aglamakliyim deyince, sozler
tutulunca, aklima sen geldikce, mor isigim guvenilirse
gitme diyemem, Taksici duraginda ise, cicekler acilinca
..
Mor benekli bir kelebek düşlerim,
Gün ışımaz çiçeklere konarım bazen,
hüznü yüklerim kanatlarıma,
umtsuzca bulutlara yükselirim...
süzüldükçe mazi kanatlarım arasından,
bir hasret, bir hüzün, bir de ihanet yüklü
..