1.Şiirimiz karadır abiler
Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Hepsini okumadık , ne de çok şey kaybettik ;
Esef mi...? kaçırdığımız her şey senin olsun ...
Reklamlara uymadık , çok büyük ayıbettik ...(!)
Parça neyse bütün o , tamamı sana kalsın ...
Çürük keçiboynuzundan herkes çok tad alsın ...
mücahit onur bey 'şiirden başka birşeye yorum yazmayan onur hanımı özledik' gibi bişey demiş. şair ve şiir bütündür. şiirlerinin yarısı hayatıdır yarısı hayalleridir çünkü. ve şairin esasında sahip olduğu tek şeydir. ben buna ters bi yorum göremedim. ve siz önerme yapamazsınız günün şiiri grubu önerme yapsın demek, sitenin yöneticileir adına konuşmaktır.. neden önerme yapamıyor muşuz açıklar mısınz? demokrasi heryerde olduğu gibi burada da var... diğer hususları 'tesadüf' tartışmalarını konunun sahibi zaten açıklamış.. merak eder okursunuz okumzsınız.. ama ben görüyorum ki ismi çok geçen kişinin (onur bilge) üstüne gidilme var... bunu da 'çok sözde yalan eksik olmaz' lafınızdan anlıyorum.. bu söz sizin görüşünüzü apaçık ele veriyor bence. unutmayın ki.. çok söz söyleyen iki insan vardır.. yalanını kanıtlamak isteyen... yalanları kanıtlamak isteyen.
'ECE AYHAN
Ece Ayhan ilk şiirleriyle birlikte eleştirmenlerin ve genel olarak şiir okurlarının ilgisini çekmiş, İkinci Yeni akımının en çok tartışma yaratan şairlerinden biri olmuştur. 1960 lı yılların başından itibaren yenilikçi ve genç şair kuşaklarını, özellikle Devlet ve Tabiat adlı kitabıyla, derin bir biçimde etkilemiştir. Türk şiirinin önemli şairlerinden olan Ayhan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi`nde hayata veda etti.
Ece Ayhan; Türkiye’de sol edebiyatçılar içerisinde Atatürk ve Kemalizme karşı takındığı tavırla sivrilen ve “hayatıyla da edebiyat yapan” fenomen bir şairdi. 2002 yılında 71 yaşındayken hayata gözlerini yumduğunda yakın dostları ve özellikle Metin Üstündağ sayesinde geçimini sağlıyordu.
Şair Ece Ayhan’ın kimi zaman hesabı ödeyemediği için bazı çay bahçelerinde rehin kaldığı söylenir. Pek bilinmez ama; bugünün tanınan ve üzerinden yazılan kitaplarla insanlara para kazandıran pek çok sanatçısı fakirlik içerisinde ölmüştür.
Üstelik, Ece Ayhan’ın esas mesleği kaymakamlıktır! 1959 yılında Mülkiye’yi bitirmiş ve bir kaç yıl sonra kaymakamlık yapmaya başlamıştı. Ancak ne yazık ki bir çocuk tecavüzüne adı karışmıştı. Ayhan’ın bu olayda suçu yoktu; ancak ismi bir kez mimlenmişti. Önce Sivas’ın Gürün ilçesinden Çorum’un Alaca ilçesine ve en sonunda Denizli’nin Çardak ilçesine gitti. Bu illerde kaymakam olarak resmi devlet törenlerinde takındığı tavırlar başına bela oldu.
Gitti ama o “leke” peşini hiç bırakmadı. 1966 yılında memuriyeti bırakmak zorunda kaldı. Kayıtlarda bu durum “istifa” olarak geçse de; bir istifa mektubu hiç bulunmadı. Hayatı boyunca sağlık sorunları da yakasını bırakmadı. 1960’lı yıllarda, Bülent Ecevit’in desteğiyle İsviçre’de tedavi oldu.
İstanbul’a döndükten sonra çeşitli yayınevlerinde editörlük, redaktörlük yaptı ve kitaplar yazdı. Şiirlerinde her zaman bir tarih vurgusu vardı. “Tarih ki; yeniden yazılabilir” derdi ve her zaman tarihi olayların şekillenmesindeki en temel unsurların görmezden gelindiğinden yakınırdı. Onunla yapılan bir söyleşide şunları da söyledi;
Ayhan’ın devlete, topluma, tarihe karşı hiç dozunu azaltmadığı bir sivil duruşu vardı. Aynı zamanda Ece Ayhan bir eşcinseldi ve bunu hiç gizlemedi. Bir sözünde “eşcinsellik yoktur, cinsellik vardır” diyerek, üstelik henüz Avrupa’da bile seks devrimi yaşanmamışken, eşcinselliği normal bir şey olarak anlatıyordu.
“Mor Külhanlı Şair”; ardında “Ortodoksluklar”, “Zambaklı Padişah”, “Meçhul Öğrenci Anıtı” gibi sanat eserleri bırakarak 12 Temmuz’da hayata gözlerini yumdu.'
BAHSİ GEÇEN ALINTI BUDUR:
Türk şiirinin modernleşmesi sürecinde İkinci Yeni hareketinin önemli bir yeri vardır. Bu hareketin önde gelen adları arasında sayabileceğimiz İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan; gerek biçim gerekse içerik yönünden Türk şiirini farklı ve özgün bir alana doğru yönlendirmişlerdir.
İkinci Yeni’nin en özgün şairlerinden olan Ece Ayhan, daha ilk şiirleriyle kendi tarzını yaratmaya, ayrıksı çizgisini oluşturmaya başlamış, “Bakışsız Bir Kedi Kara” kitabında artık olgunlaştığı görülen imge ve üslup özelliklerini sonraki kitaplarında da sürdürmüştür. Ayrıca şair, Türk edebiyatında düzyazı şiirin önemli örneklerini veren adlar arasında da kendine sağlam bir yer edinmiştir.
Kendisinin “sıkı şiir” ve “sivil şiir” dediği anlayışa uygun olarak ancak belirli bir düzeydeki okur kitlelerince anlaşılabilir yapıda kurulan bu şiirde eleştirel yön ön plana çıkar. O, özellikle “iktidar” ve “otorite” kavramlarını sorgular; bu bakımdan “devlet”le de sürekli bir hesaplaşma içindedir. Resmi tarih söyleminin dışında, yeni ve aykırı bir bakış açıyla hem geçmişi hem de yakın geçmişi ve günümüzü irdelemeye çalışır. Dikkatinin, çok az bilinen tarihsel olaylara, öznelliği ağır basan anektodlara yönelik olduğu görülür. Şiirlerinin tematik örgüsünü büyük ölçüde bunlarla besler. Bunun yanı sıra genellikle marjinal kitle ve kişilere şiirlerinde yer verir. Âdeta çoğunluğun ve resmi söylemin uzak durduğu ya da bunların uzağında kalan her şey onun ilgi alanına girer. Şiirlerinin düşünsel arka planı ise belirli bir politik oluşumun güdümünde biçimlenmez; o, daha çok anarşizme yakın bir tutuma sahiptir.
Ece Ayhan, ölçünlü dil kullanımının da bütünüyle dışına çıkmaya çalışır. Dilin yapısını bozarak alışılmış şiirsel iletişim biçimlerini sekteye uğratmak, okuru sarsarak onu bambaşka bir gerçeklik algısına zorlamak, dilin denenmemiş olanaklarını denemeye çalışmak şiirdeki başlıca amaçları arasındadır.
Yazdıklarıyla ve muhalif duruşuyla özellikle kendisinden sonraki şairleri önemli ölçüde etkilediği gözlenebilen Ece Ayhan, şiirlerinin zor anlaşılırlığına karşın her zaman edebiyat çevrelerinin gündeminde kalabilmiş, belirli bir sayının üzerindeki okur kitlesini hiç yitirmemiş, edebiyat tarihimizde kendine farklı bir yer edinebilmiş önemli bir şairdir.
Dr. Erdoğan Kul- Edebiyat doktora tezi
Sayın Mücahit Onur,
Siz, okuduğunuzu anlayamıyor musunuz? Neden saptırarak hakarete yelteniyorsunuz? Bunu yazan, fikir soran siz değil misiniz?
“GÜNÜN ŞİİRİ GRUBUNDAN AÇIKLAMA
Bugün ve yarın yayınlanacak şiiri birlikte değerlendirmek hatta bir nevi kıysalmak daha doğru olacaktır çünki, Önce bir usta şaire ait şiir ve onun yazım tarzına benzeyen, aynı damardan beslenen yeni bir şairin şiirin peşpeşe yayınlarak kuşaklar arasındaki ilişkiyi göz önüne çıkarmak istiyorum.
Lütfen yarın ki şiiri okurken bu şiiri de düşünün ya da bugünki şiiri okuyarak yarın hangi şiir yayınlanacak, bu şairin diline benzeyen hangi şair var tahmin edip fikir yürütmenizi öneririz.
Bu Kuşaklar arasındaki benzeşmeleri bir ay süreyle yayınlayacağız, Usta şairlere benzettikleri yeni şairleri ve benzeşen yollarını bize yazarsanız bizde burada aynı konuyu işleyebiliriz.”
Buna karşılık, tüm samimiyetimle ben de size böyle yazmışım. Mesaj, silinmemiş, orada öylece duruyor. Dikkatle okuyun, lütfen:
“Sn Mücahid Onur,
CANAN ile İNTİHAR BAHÇESİ, içerik yönünden, bazı konularda benzeşmekte. İkisinde de hayatın tamamına, yarına bakış, ölümü tefekkür, ibadete koyulma gereği, ölümün adım adım yaklaşmakta olduğunu fark ediş ve ahiret endişesi var. İntihar Bahçesi'ni okurken, bu benzeşme benim de dikkatimi çekti. TESADÜF sandım.
Sevgiler...”
Ben bu mesajımda MOR KÜLHANİ mi demişim? İftira diyeceğim, dilim varmıyor. Anlamamışsınız. CANAN ile İNTİHAR BAHÇESİ arasındaki benzeşmeden söz ettim. Açın bakın! Benzeşmiyorsa o zaman itiraz edin.
Yine yazmış olduğunuz yazı üzerine bir düşüncemi yazdım. ÖYLE veya DEĞİL, YANILIYORSUNUZ diyebilirdiniz. Size, orada üye olmak, diğer üyelere hakaret etme hakkını vermez.
“Sayın Mücahit Onur,
Yarınki şiir, Esra Canpolat’ın, 'Tanrının Akşam Çayı' isimli şiiri olabilir. Üslup ve içerik yönünden benzeşiyorlar.
‘Hiçbir yalnızlık kuvvetli değildi’ ve ‘Aşk örgütlenmektir’
‘Cehennem katıyordum biraz da.’ ile ‘cehennette herhal abiler’ arasında da benzerlik var.
İkisinde de özellikle çocuk veya çocuk denecek yaşta olan insanların hayatlarının karartılması konu edilmiş.
İlk bakışta göze çarpan bunlar…
Sevgiler...”
Ayrıca... Bir şiir astınız. Hüsnüniyetle BU ŞİİR HANGİ KÜPTEN SIZDI ACABA? diye Google dan hayatı hakkında küçük bir araştırma yaptım. Hakkındaki malumatı hayatına ait bölümden aldım ve yazışmakta olduğumuz arkadaşların okuması için gönderdim. Orada bir dakika asılı kaldı. Okundu ve sildim. Bunu dallandırıp budaklandırarak kullanan kişinin yazdıkları orada.
Ece Ayhan hakkıında yazan ben değilim. Hayatına ait olan, kopyalanan yazıda geçenler abartılanlar... Google a bakın, hayatı hakkında sorun, söylesin.
Neden hayatına bakmak gereği duydum? Şiirin neden yazılmış olabileceğini kestirmek için. Aldığım malumattan sonra şiirle alakamı kestim.
O Esra CANPOLAT hakkında da sunumun bir gün önce yapıldığı konusunda hiç malumatım yok. Tesadüfen okumuş olduğum bir şiiriydi. Önermemizi istediğiniz için önerdim.
Şiir seçme işi sizin işiniz. Öyle bir yazı asmamış olsaydınız, bu iki mesajı da yazmamış olacaktım. ya sormayın, ya da tahmin yürütüldüğünde İSABETLİ veya İSABETSİZ yazın, yeter.
Sevgiler...
Onur BİLGE
Hımmm. 'abiler !..'
Nedenli şiirler ölümsüz olabilmeyi başarıyorlar işte bir şekilde. Aslında şiirin üzerine yığıldığı imge ' abiler' imgesidir, bir imge değildir diyenler olabilir ama ihtivası bakımından kocaman bir imgedir..
Sözü edilen abiler ülkücülerdir, Kayseri'de bir binayı bastıklarında, sokağa hasbelkader çıkmış bir hayat kadınını da yakalayıp tartaklıyorlar ve üzerindeki elbiseleri yırtarak çıkarıyorlar, zavallı kadın ' nolur yapmayın abiler, öldürün beni ama bunu bana ypmayın abiler...' diye feryad-u figan ediyor..Ece amca bunu duyunca memleketi soyup soğana çeviren abileri anımsıyor nedense..Etrafımızı çepeçevre saran karanlık, haksızlık ve baskıdır sözkonusu abiler diyerek bu şiiri yazıyor..İkinci sınıf olarak görülen ve ikinci sınıf olarak yaşamayı özümseyen insanların şiiridir mor külhani.. şehir hatlarında ikinci sınıf biletler mor iken hem de..
Velhasıl hayat devam ediyor benzer minvaller üzere..
Kim diyor bayan diye?
Okuyanlar neler kaybetmiş öğretmenim, onları da alalım.
Yıllardır şiirle iştigal ettiğini söyleyen abiler,Ece Ayhan bayan değildir.Bu şiirin sizlere hitap etmemesi gayet anlaşılır bir durumdur; zira yüzde kırk yediye girmez,daha üst bir dilin,daha üst bir perdeden oluşturduğu nağmelerdir ki anlamak için bütün İkinci Yeni şairlerini okumak gerekir Sezai dahil.Tabiatıyla kulaklarımız mırıl mırıl heceye alışkın olduğundan adama tokat gibi çarpan dizelerin şaşkınlığını yaşıyoruz diyelim.Ama naçizane bir edebiyat hocası tavsiyesidir,Ece Ayhan okumayan bir şiir sevdalısı ne çok şey kaçırmıştır bir bilseniz.Saygılar efendim.
Kral öldü
Yaşasın kral!
Onur Bilge Hanımefendi;
Herşeyi ne çok biliyorsunuz, çok söz yalansız olmaz demişler siz de çok konuştukca sıradanlaşıyorsunuz.
Önce şunu açıklamalıyız ki İntihar Bahçesi ile Mor Külhani'nin peşpeşe yayınlanması tesadüftür.
Sonra burada şairin özel yaşantısına dil uzatacağınızı sanmazdım, gıybet ve iftiranın çok kötü şey olduğunu sizin çok iyi bilmeniz lazım.
Yarın ki Şiir İçin Esra Canpolat'ı önermeniz ise buradaki seçici kurulu ciddiye almamak demektir, zira burada hiçbir şiir birgün içinde yayınlanma kararı almaz, gruba önerilip herkesin fikri alındıktan sonra günün şiiri olur ki bunu 1 gün içersinde gerçekleştirmenin mümkünatı yoktur.
Biz eski sözü dinlenen, şiirden başka birşeye nane olmayan Onur Bilgeyi Özledik ve onu istiyoruz...
Bu şiir ile ilgili 79 tane yorum bulunmakta