Mona Rosa Şiirleri - Şair Mona Rosa

Mona Rosa

Hey Millet......Ben kuyuya bi taş attım.Hadi toplanın da çıkarın o taşı.Ya da buyrun siz de deli olun.Nasıl kolayınıza gelirse.........

Devamını Oku
Mona Rosa

Kendini birşeylerle meşgul edip,unutmayı sevenler için güzel bir gün.Hafif dalgalı deniz ve de balık tutmak...Oyalanmanın bir diğer yolu da öylece oturup etrafı seyretmektir.Kendi kendinle yazışarak konuşabilirsin.Şayet konuşmaya takatin yoksa bu balık tutmaktan daha zevkli.

İnan bana,izlemek; bıkkın ruhlara göre.Hayata karşı sönük kalmak neden? Herşey maddidir demek,sadece yeterince istememktir bana kalırsa.

Yetmez mi bu işlevsizlik! İnsanın eğlencesi dahi işlevsizce,böyle ne kadar söylense nafile!

Devamını Oku
Mona Rosa

Canımı sıkan şeyleri düşündüm de.
En çok parasızlık bi de sensizlik.
Para yokken de hiçbişey olmuyor,
Sen yokken de...
Parasızken de çaresizim,
Sensizken de...

Devamını Oku
Mona Rosa

Beyaz bir güvercin geldi rüyama dün gece
Besledim onu.
Alıştı bana,kaçmadı benden.
Kuyruğu rengarekti
Sonra parmağıma kondu.
Giderken

Devamını Oku
Mona Rosa

Beceremiyorum işte süslü laflar etmeyi.ama yazmak istiyorum.sürekli birşeyler yazmak.içimden herşeyi yazmak geliyor.yazarsam içime oturan o şey her neyse çıkacak sanki.içim ferahlayacak sanki.gözümden akanla kalemimden akan bir olacak beyaz sayfalara işleyecekler içimi.sonra da hep beraber gidecekler biryerlere.ama içime girmeyecekler tekrar.

Hele geceleri bazen bir krizdir geliyorki sorma.yazayım yazayım diyorum.ama ne? ne yazayım.yazacak bişey bulamadığımdan mı yazamıyorum.hayır.yazacak çok şey olduğu için hangisini yazacağımı bilemediğimden.öyle doluyorumki bazen,beynime aynı anda binlerce kelime,milyonlarca harf üşüşüyor.ve o an kitlenip öylece kalıyorum.çıkmıyor bütün bir cümle ne dilimden ne kalemimden.

Bir de ben SANA bakarken böyle oluyorum.sana öyle çok şeyler diyesim geliyorki.ama seçemiyorum ne diyeceğimi.anlar mısın acaba beni.ya anlamazsan diye korkuyorum bazen.

Devamını Oku
Mona Rosa

Sanki günlerdir beni bekliyormuş gibi açtı kapıyı Rahiman Teyze.Kim oluğumu ve nereden geldiğimi sormaya gerek duymadan içeri davet etti.Önce rahatsız etmemek için girmek istemedim ama öyle içten ve sıcak baktı ki ve bakışları sanki 'ne olur gel,sana anlatacağım çok şey var' der gibiydi.Ve içeri girdim.Pturma odasında yatan Ahmet Amca beni sadece gözleriyle karşılayabildi ve yine gözleriyle hoşgeldin dedi.

Rahiman Teyze yüzündeki 73 yıllık kalın çizgilerin arasından ışıl ışıl yeşil gözleriyle bana baktı önce ve anlatmaya başladı son zamanlarda yaşadığı ızdırapları.Bu arada Ahmet Amca da kalem kağıt istemişti,söylemek istediklerini yazmak için.Rahiman Teyzenin gözlerinden boncuk boncuk yaşlar süzülmeye başladı anlatırken.Üşümüş elini tutup sarıldım ona sımsıkı.benim yaşlarım da zor tutuyorlardı kendilerini.

-Biz eskiden ihtiyacı olanlara yardım ederdik de adımızın geçmesini bile istemezdik.Şimdi ise bazen bir ekmek alacak durumum bile olmuyor.Birkaç torba kömür ve bir tüp aldım.Sağolsunlar idare ediyorlar beni.Elime para geçince vereceğim borçlarımı.

Devamını Oku
Mona Rosa

-biz yedi kardeşiz abla.

dedi yaşı 15,aklı 25 olan iri kara gözlü kız.

-en küçüğümüz 5 aylık ama o hasta abla.

Devamını Oku
Mona Rosa

Bu gece gelmen lazım.gerçekten gerekli bu.zaten kaç gecedir söz veriyorsun ama gelmiyorsun.birkaç saat öncesinden haber verip,bu gece kesin seninleyim diyorsun.ama kandırıyorsun beni.

O kadar yorgun ve bitkinimki bu gece yine.beni dinlendirebilir,ancak sen hafifletebilirsin.şöyle bir üflesen gözlerime dalacağım zaten.ama değil üflemek yaklaşmıyorsun bile bana.

Hani gelip beni alacak uçsuz bucaksız maviliklere,denizlere,göklere,bembeyaz papatya tarlalarına götürecektin.hani bütün gün yaşadığım o koşuşturmadan,angarya işlerden beni çekip çıkaracaktın.beynimi kemiren o tüm can sıkıcı sorulardan beni kurtarıp,bomboş bir zihin getirecektin bana.beni alıp götürecektin yarimin yanına.kavuşacaktık birbirimize.doya doya sarılıp koklaşacaktık.sadece ikimizin olduğu bir dünyaya götürüp bırakacaktın bizi.olsun bir kaç saatliğine de olsa razıydım buna.ama gelmedinki yine.

Devamını Oku
Mona Rosa

Varlığımı korumak için bütün gün kendimle uğraşıyorum. Çünkü varlığımı korumazsam dağılıp paramparça olacağımı sanıyorum. Korkuyla ve sımsıkı kapanıyorum kendime. Kendime sımsıkı kapansam da yine her gün bitiminde hep aynı eksikliği,hep aynı yetinmezliği yaşıyorum. Hayatın bütün bu şekillenişi.Vitrinler,konuşma biçimleri,eşyalar,yollar,fikirler,alışkanlıklar,beklentiler,bütün bu sistem her şey,ama her şey beni kendime kapatıyor. Yoksa dağılıp parçalanmaktan korkup kendi benliğimde değil de kilitli bir kapının önünde mi bekliyorum hep ben? Yoksa bu kilitli kapıyı da yitiririm diye mi korkuyorum dağılıp parçalanmaktan? Bu kilitli kapının varlığına en çok sevgilerin başladıktan bir süre sonra bittiği,dostlukların hiç beklenmedik bir anda tükendiği zamanlarda inanırdım ben. Bu kapıyı bir açabilsem ben,açıp içine bir girebilsem orada sevgilerin sonsuza dek süreceğini,dostluklarınsa hiç tükenmeyeceğini düşünürdüm hep. Buna kendimi ısrarla inandırdım. Orada herkesin içinin görülebileceğini,herkesin maskesiz,olduğu gibi yaşadığını hissettim. Orada egemenlik,güç ilişkileri yoktu. Orada güçsüz,zayıf,yetersiz diye kimseyi aşağılama yoktu. Çünkü orada herkesin varlığı tek tek önemli,herkes tek tek eşsiz,herkes tek tek vazgeçilmezdi. Sahiciydi… Herkes kendi ve başkalarının varlığını korkmadan,doya doya tadıyor ve yaşıyordu orada. Ezilen,baskı altında olan,engellenen olmadığı için,herkes doğumuyla getirdiği sevgiyle vardı orada. Başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulmuyordu hayatlar. Bir kişinin mutluluğu bile oradaki herkesi yukarı çıkartıyordu,sevinçle yükselmeye…

Peki bu hayatta yaşadığım o derin eksiklik,o bitmeyen yetinmezlik duygum yüzünden aklımın uydurduğu bir efsane,bir yok ülke olamaz mıyd? Ama ben bu hayatla hiç uyuşamadım,hiç bütünleşemedim ki…Hiç beni giderek daha da içime kapayan bu işleyişin dilini çözemedim ki…O benden ne istiyordu,ben ona ne veriyordum,hiç bilemedim ki…yaşamak değildi de bu,sanki yaşıyor gibi olamaktı,öyle göstermek,öyle sanmaktı.

Nasıl yaşarsam doğru yapmış olur,nasıl yaşarsam bana hep ya çok büyük,ya da çıldırtıcı derecede yetersiz ve anlamsız gelen bu hayata sığabilirim,onunla bütünleşebilirdim? Hayatı nasıl algılarsam bu bitmeyen sürgünlüğüm biter ve bu neye olduğunu bilmediğim özlemim ve onun yarattığı sızı dinerdi? Hep duygularımın diliyle konuşmak isterdim. Ama içimde birbirine rağmen varolan öyle çok duygu var ki,bu yüzden açık,dürüst ve kendim olmak için içimdeki bütün bu duygularla,duygularımın tüm sesleriyle konuşmam gerek. Zaman zaman o bana hep egemen olan aklımın kimi çatlakları arasından bu birbirine karşı ve birbirine rağmen içimde barındırdığım duygular ortaya çıktığında insanların yüzlerine büyük bir dikkatle bakıyor ve orada hep aşağılayıcı ve fırsatçı bir merak,her şeyin açığa çıkabileceğinden doğan ölçüsüz bir korku ve derin bir tiksinti görüyorum. Görüncede de kendimi hemen toparlamak zorunda kalıyor ve o zaman: “Afedersiniz bugün çok yorgunum,biraz da kafam karışık” deyip hemen toparlıyorum kendimi…

Devamını Oku
Mona Rosa

Sevgilim....bilmem farkında mısın ama,
Eninde sonunda aklımı aldın benden.
Ve ruhumu da aldın götürdün benden
Gömdün kendi içine,sakladın orda biyerlere.
İnanmamazlık hiç yapmadım sana,en başta bile,
Lakin şüphelerim olmadı diyemem,yalan olur.

Devamını Oku