MIZRAP VE TEL
…..ablama…
sarılıp bedenine hoyratça
gitmeliyiz diyordu durmadan...
/sormaz mı sevdiklerim
nereye böyle, biz olmadan/
bir gün
onlar da, gelecekler yanına
dedi ses, güven bana
yürüdün kan kızıllığınla
O’nun peşi sıra…
oysa, her şey, ne kadar güzeldi
geçen zamanda…
sen ki, hem mızrap hem teldin
hayatı, çalar çalar söylerdin
gündü, güneşliydi sende vakit her zaman
tenine yakışmayan
sevmediğin, o sarı rengi, nasıl giydin?
beyazlar içinde, salınamayan bir beyaz güldün
yolcularken seni hasrete
gözlerin söyledi her şeyi
bundan gayri, ne söyleyebilirdi
havada asılı kalan sözler
sustu duvarlar, sen gibi
dayanak omuzundan yoksun
soluksuz / çöküverdi evin birden
merdivenlerdeki, ayak seslerinin neşeli yankısı
duyulmuyor artık
evler de ölürmüş ahh...bilmezmişiz!
çöl kuytularında şimdi bahçen...
vâhan yitik
fesleğenlerin kokmuyor artık
boynunu bükmüş menekşeler
zenginliğin, devâsa gölgesinde değil leylaklar
kurudu, zeytin ağacın senden sonra
şimdinin içinde, yalnız dolaşıyor dünden hâtıralar
ölü çiçekler deriyorlar bizlere
gürül gürül suda, nasıl yandı ateş?
hâlâ aklım almıyor…
söz kilitlendi ıssızlığın içinde
talihsiz alınlardan biriymişsin kaderde
içimizde kanat vuramıyor kuşlar
senden kalan dağınıklıktan
yarım artık gece uykularımız
hayat kör, sağır, duyulmaz sende artık sesimiz
ateşin düştüğü yer bizdeyken
nasıl paylaşılır ki acılar?
siyah beyaz dünyamız /da
maviyle yeşil, kucaklamıyor birbirini
dayanılmaz sızıyla uyuşmuş kollarımız
korkulu bir rüyâ olsa bu, uyansak
etrâfımızı saran, kara bulutlardan sıyrılsak
akıyor gibi görüp, umular ırmağını
bizimkisi / aynada kendini kandırmak…
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hadiye KaptanKayıt Tarihi : 31.7.2011 14:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
8 yıl önce 55 yaşında hayata vedâ eden ablama

Yukarıda Halenur Kor isimli Değerli Kardeşimin de yazdıklarını okudum... O kadar etkili ki anlattıkları, şiiri... İçimi dalayıp geçen 'acı' bir anda dindi! Haklıydı Halenur Hanım... Hepimizin eninde sonunda bir 'Huzur Şehri' olacaktı... Kimi erken (zaman izafi, kim bilebilir ne kadar uzun yada kısadır yaşanan?), kimi geç... Ama gidilecek o şehre...
Huzur, vicdan rahatlığı gerek... Gerisi boş... O Huzur Şehri'ne 'huzur içinde, vicdanımız rahat' ulaşabilecek miyiz, soru bu... Sorun da bu...
Hadiye Hanım... Ablanıza yazdığınız 'yaşamdam kesitler, anılar, izi kalanlar, 'O' gittikten sonra sizde bıraktığı derin özlem' çok etkili, çok yerinde, duyguları adeta okuyana 'ok gibi saplanan' dizelerle şiirleşmiş... Şiire aşina eliniz, diliniz, birikiminiz 'ben burdayım' diyor anlayana..
Kutlarım Efendim edip şahsınızı... Şiiriniz 'tam puanla listemde...' Sevgiler, saygılar sunuyorum sayfanızdan...
nasıl paylaşılır ki acılar?
= Bilirim bu acının yüreği nasıl Heder ettiğini..Dizelerinizi okurken bir kez daha yaşadım..Doğarken kabullendiğimiz bu gerçek yaksada canımızı hatıralarıyla karşı koymak ne mümkün..Allahtan Rahmet dileklerimle Baş sağlığı diliyorum.. Sizlere Ömür.Tan puanımla destekliyorum Şiirinizi. A.Nevzat Uçar.
BU ŞİİRE YORUM YAZMAYACAĞIM, AMA BİR ŞİİRİMLE SESLENECEĞİM.
HUZUR ŞEHRİNİN SÂKİNLERİ...
Bu kavgalar...Savaşlar...
Köşe kapmalar...
Nedir paylaşılmayan bunca zaman?
Bir gülücük; güneşin sıcağını dolduruveren yüreğe,
Bir selâm; sarıveren dostça, büründüğüm yün şal...
Ellerin buluşması yavaşça; gönülden gönüle akan duygular...
Ama artık yok gibi bunlar...
Dün geçtim o huzur şehrinden;
Sükûn içinde, sessiz bir diyâr...
Sanmayın ki uyuyorlar...
Dalmışlar derin düşüncelere,
Tefekkürle değişilmiş uykular...
İnanın duydum onları,
Sessizce konuşuyordular...
Huzur şehrinde kavgasız,
Orda çok mutluydular.
Çiçekler ve ağaçlarla süslü evleri,
Gölgeler içinde dinleniyorlar...
Duydum gülümseyişlerini sessizce,
Ruhlarındaki dinginlik ne güzel...
Okudum, kimdi, neydi?
Gölgeler, çiçekler içinde boydanboya,
Sanmayın dertliydiler...
Dalgalanmış bir deniz gibi yer yer
Çiçekli topraklarda uzanmış,
SÜkûnun eli mahzun alınlarında,
Tarıyor meltemleri sessizce,
Hasret rüzgârları dolanmış saçlarına...
Dünya ne zormuş anladım,
Şimdi huzur doldurdu içimi.
Annemi, babamı, kardeşlerimi;
Huzura koşmuşlar, çabaları ondanmış.
Ondanmış yavrumun hızla ipi göğüslemesi...
Çiçeklerde gülümseyen gözleri,
Gülücükleri ışıl ışıl...
Açan tomurcuklarda selâmları.
Ağaçların sallanan dallarında,
Yapraklarında sesleri,
Usul usul şarkı söylüyorlar bir ağızla...
Duymasını bilenlere neler söylediler...
Kokladım rengârenk çiçeklerini...
Öylesine içtendi gülümseyişleri.
Ne yer kavgası vardı, ne köşe kapmaca...
Huzur şehrinin sâkinleri, anlattılar gülümseyerek,
Sessizce dinledim hepsini...
Hâlenur Kor
SEVGİLİ HADİYE HANIM.
21 YAŞINDA OĞLUMU, 49 YAŞINDA ABLAMI, 56 YAŞINDA AĞABEYİMİ UĞURLADIK O BİLİNMEZ YOLCULUĞA.
ÇOK ZOR, AMA BUNDAN KAÇINILMASI İMKÂNSIZ.
LÜTFEN HEP İYİ DÜŞÜNMEYE ÇALIŞIN.
ONLAR, SIRALARINI SAVDİLAR. AYNI, SINAV KAPISINDAKİ HEYECANI DUYAN, SINAV BİTİNCE, OH, NİHAYET BİTTİ, DEDİRTEN O SÖZLERİ SÖYLER GİBİ.
İNANIN O ZAMAN KABULLENMESİ ÇOK DAHA KOLAY OLACAK.
ELDEN GELEBİLEN BİR ŞEY YOK Kİ...
ER VEYA GEÇ, HEPİMİZİN GİDECEĞİ BİR HUZUR ŞEHRİ.
SEVGİYLE KUCAKLIYORUM SİZİ, BİRAZCIK TESELLİ OLABİLDİYSEM NE MUTLU. İNANIN O ATEŞ HER EVE DÜŞÜYOR.
SEVGİNİZİN KÜLLERİNİ SERPİN ÜSTÜNE.
DUALARIMIZ ONLARLA...
SEVGİLERİMLE... HÂLENUR KOR.
TAM PUAN
TÜM YORUMLAR (10)