Misafir Perver Köylüm Şiiri - Erdal Üstü ...

Erdal Üstündağ
106

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Misafir Perver Köylüm

Misafirler gelir bizim köye
Annem başucunda tepsiyle
Yemekler taşırdı misafirlere
Mekanın cennet olsun anne
Hacca abla yoldan geçenleri bağırırdı evine
Kara lahana bir yemek yiyelim derdi misafire
Hacca ablam camiye gelenleri ağırlardı bir de
Hacca abla komşuların melekler olsun kabirde
Osman abinin hâli vakti yoktu yedirirdi yine de
Fatma ablam yokluktan evlendi nur yüzlüydü de
Fatma ablam nurdur, nurlar içinde yat çiçeklerle
Kezban abla camiye tepsiyle yemeği koyup gider evine
Melahat abla yoklukta büyütmüştü evlatlarını
Misafire koşardı sacta yeni ekmek yaptım derdi
Yiyin yiyin derdi gülümseme gelirdi yediklerinde
Saadet abla misafirlere yiyin doyun derdi iyice
Dayımın eşi odaya yatmaya gelenlere
Karda kışta yemek taşırdı elinle tepsiyle
Rahmetli dayım hemen yemek hazırla derdi
Melekler komşun olsun dayı mezarında
Dayımın eşi vardır evimizin yanında
Emine yengem gezmez köy yerinde
Yanına gidince demli çay yapar bir de
Dayım sevincinden oturmaz yerine
94 95
Zehra halam bakardı balkondan misafirlere
Durcuk ablama yemek hazırla derdi evden de
Zehra halam dik bakardı ekmeğimi yesinler diye
Halam kahveye geleni yemeden göndermezdi eve
Camdan bakardı Zehra halam balkondan
Misafirler çoğalsın diye gözlerdi camdan
Yemek ikram edeyim diye üç kişi oldu derdi
Yedirmeyi severdi bak cennete Zehra hala
Zehra ablamın yerine Durcuk ablam aldı bayrağı
Halil dayı teyzemle otururlardı kahvenin önünde
Sultan abla camdan yemek getireceğim, durun derdi de
Sultan ablam aş getirirdi, Hak koysun ailece cennete
Ciyem vardı gelinlere misafirler geldi bir de
Utandırmayın derdi yemek hazırlayın derdi hemen
Halise ablam titizdi fırıl fırıl aş hazırlardı ocakta
Evinde komşun melekler olsun Halise abla evinde
Akkaşoğlu abla otururdu merdivende
Hasan Ağamikramı severdi Akkuşoğlu ablamı
Asiye ablam yemek hazırlardı ikram ederlerdi
Asiye ablamın çok ekmeğini yedik, Hak razı olsun
Esme abla vardır üst tarafında yüzü nurludur bir de
Patika yolda yürürken oğlum oğlum nasılsın derdi bize
Yıllardan beri Esme ablamı görmedim, evden çıkmıyor
Hüseyin abinin herkes ekmeğiniyemiştir, Hak razı olsun
Avulyan’daAyşe halam vardı uzaktı köye
Ayşe halam duyardı misafirler gelmiş köye diye
İki kilometre yerden başucunda yemek getirirdi tepsiyle
Alnından ter akardı halamın, terler melek olsun kabrinde
Habibe ablam “Kızb Ayşe abla Ayşe abla, bekle, bekle,”
derdi
“Benim yemeğim hazır, beraber gidelim,” derdi
“misafirlere”
Ayşe halamla Habibe ablam beraber gelirlerdi oda yerine
Melekler hizmet etsin Habibe ablamla Ayşe halama kabirde
Elekçi dayıyı Bartın civarlarında herkes tanırdı, forsluydu
Habibe ablamın evine çok giderdik eskiden, yumurta pişirirdi
Yazarken gözlerimden yaşlar geliyor, evimde Habibe abla
Rahmetlinin eşyalarını gömdün, Hak razı olsun Emin abiyle
Elif ablam yoldan geçenleri gözetlerdi evden, garipliğinden
Birisi yoldan geçerse “Çay yaptım çay, gel gel,” derdi evden
Elif ablam öksüzdü, öksüz büyütüyordu bir Fatih’i evden de
İkram etmeyi severdi, melekler ikram etsin abla eniştemle
Hatice ablam evinde ne varsa getirirdi misafirlere
Hatice abla, melekler bol ikram etsinler size kabirde
Sevde ablam, “Hasan, Hasan yemeği getir,” derdi bir de
Sultan abla “Kız, bekle, ben de geliyorum,” derdi evinden de
Zühre ablam “Oğlum oğlum,” derdi bize
Omzumuzu okşardı hemen güzelce
Bekir eniştem fileyle ocaktan gelirdi köye
96 97
Filesinden şeker çıkartırdı, verirdi elimize
Sabire abla yıllar önce amansız hastalığa yakalandı
Sabire abla uşakken bizi severdi köy yerinde
Allahımın rahmetiyle kuş gibi olmuşsundur kabrinde
Çerkezli dayı nur gibiydi, nurlar içinde yat kabrinde
Almanyalı Hüseyin abi yıllar önce köyden gitmiş gurbete
Gurbetten izne gelirdi köye, severdi köyde herkesi bir de
Hüseyin abiyle ablamı umreye göndermiştik Ömertepe’de
Hüseyin abi gariban okuturdu kimseye söylemezdi bir de
Hüseyin abi gidince Habibe abla hasta oldu evinde
Evine giderdik, Habibe abla yemeksiz göndermez bir de
Hak nasip etsin ablamla mahşerden cennete geçmeye
Rabbim Hüseyin abiyi yüksekten baktırsın ailece cennete
Hasan dayı ayak ayak üstüne atardı evin önünde
“Oğlum, otur otur,” derdi şak da vururdu dizime bir de
“Çay götür, çay,” derdi, “Yemek de hazırla,” derdi evin önünde
Huriler hizmet etsin Hasan amcamla teyzemi kabirde
Şahin abinin gözleri karaydı köyde
Garabakal vururdu köy çevresinde
Gülezer ablanın yüzü gülerdi bizlere
“Oğlum oğlum, karnınız aç mı?” derdi evinde
Saadet abla, “Hoş geldin,” derdi yoldakilere
Yüzü güleçti Saadet ablanın herkese
Satı dayının dükkânı vardı az yanında
Satı dayıyla Hacca abla şeker verirdi bize
Mekânın cennet olsun Hacca ablayla Satı dayı
Misafirler gelir camiye, abi eve getirir hemen de
İbrahim abi bayram çıkışında ikram eder güzelce,
Meryem ansızın gitti, cennette ol Habibe ablayla
Garibanlık zordur,sağır Faik’in babası fakirdi
Oda yerine elinde sepetle yemek getirirdi
Dilsiz Faik abinin cenazesinde az kişi varmış
Fakir kalmasın hizmet etsin melekler kabirde
Hanife abla bildim bileli hiç kızmaz insanlara
Balkonda oturur Hanife abla eve geliy der insana
“Çay içeriz,” der yoldakilere, abim, “Yemek yap,” der ona
Yedirir içirir, arkasından hemen dua eder güzelce
Zekiye abla yüzü güler tepsiyle yemek getirir odaya
Yaşar dayı pencereden bakardı yoldan geçenlere
Elini yüzüne koyardı ağa gibi otururdu pencerede
Koca Yaşar dayı eve gelin der, yoldakilere gel der eve
Vasviye abla Deli Dumrul yaşıyor köy yerinde
Ablanın ekmeği yenir, ne yapıyorsunoğlum derdi bir de
İsmail abiyle Hasan abi kardeşler, fakirlerdi de
Gelin eve gelinbir çay yaptım depdemli derler de
Hüseyin abi severdi, uşakken severdi yine sever de
Halise abla ikram ederdiçocukken bize köylülere
Hayrullah dayıyla teyzem armut verirdi elimize
Gariplerdi de
Garipler cenaze beklerlerdi sabaha kadar Melekler sizi
98 99
Beklesin de
Hamiyet abla, “Evlatlarım, yiyin yiyin,” derdi gülerdi de
İsmail abinin hanımı, “Oğlum, bi’ ekmeğimi yeseydin,” derdi
Nayle abla çıvıyla yemek, yedirir armut verirdi bir de
Satılmış eniştemin yemeğini yemezsen kızardı bize
Hamiyet ablamın eşi genç yaşta göç etti ahirete
Ablam kendisi büyüttü uşaklarını köy yerinde
Selma diye kızı vardı gelin oldu eniştemize
Uşaklarımı baktı Mustafa abiyle girin cennete
Münire ablam otururdu evde, gülerdi bizlere
Bizim Dursun yirmi beş yaşında gurbette gözünü yumdu
Ağır geldi acısı bize o günden sonra soluk gezer köyde
Ürküye ablamın yüzünün güldüğünü görmedim köyde
Zekiye ablam ikram ederdi oda yerine tepsiyle
Feride ablam yememi yesin diye gülerdi bir de
Sezail abinin hanımı yedirtmeyi sever evinde
Eniştemiz vardı köy yerinde, Mustafa abi diye
Eniştemiz sertti, köyde yumruğu vururdu masaya
Adaletliydi, haksızlığa gelemezdi, severdi bizi de
Gözü karaydı eniştemizin, rahmetliyi severdik de
Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yat enişte
Gülsün ablanın misafiri eksik olmazdı eskiden de
Yıllardan beri köyden uzak yaşıyorum köyden de
Ablamın sevdikleri bir akşamda göç ettiler kabire
Bir ocak söndü, dört kişi aynı anda gitti ahirete
Köy mateme boğuldu bir gecede, Hüseyin ağabeylere
Bir evde dört kişinin namazı kılındı aynı anda köyde
Bartın civarlarında böyle bir gün görülmemişti
Ağıtlar yakılıyordu, mahşer yeri gibiydi köyümüzde
Ateş düştüğü yeri yakar demişler, herkes ağladı o gün
Köyümüzden bir anda dört kişi ailesiz kaldı evinde
Allah’tan sabır kuvvet vermesini dileriz Rabbimden
Ahirete göç edenler nurlar içinde yatsın Rabbim
Hatice abla var, komşusu İlyas dayının Hatice abla
Misafiri görürdü balkondan, aş getirirdi kahveye
Hatice ablam balkondan baksın Yâ Rabbim cennete
Komşuları köylüm olsun, Rabbim cennet vatanında
Esme abla vardı, Durmuş dayının hanımı
Misafirleri eksik olmazdı
Durmuş dayının emekliliği yoktu
Durmuş dayının bir de tavuk yedirmeden
Göndermezdi evinden
Durmuş dayının yüzü sertti, adaletliydi
Muhtardı, ayrım yapmazdı, tokat atmıştı bana
Kabristanda nur içinde yatın Durmuş dayı birden
Eski muhtarlar aranıyor Durmuş dayı köyümüzden
Hüseyin abinin hanımı gartlaç ekmeği yapardı
Galın yerdik ablam da “Yiyecek misiniz?”derdi bize
Hüseyin abi, “Oğlum, yiyin yiyin,” derdi evinde
100 101
Allah razı olsun, Kezban ablama Rabbim şifa versin
Zeynep ablanın elinden tepsi eksik olmazdı
Misafirler gelince okulun bahçesine tepsiyle
Çeşit çeşit yemekler getirirdi okul yerine
Sultan abla çayı koyardı giderdi evine
Sultan abla gencecik yaşta gitti ahirete
Uşakları boynu bükük kaldılar köy yerinde
Gül bahçesinden mekanın olsun abla kabirde
Abdullah abi ailece cennete girin mahşerden
Gariplik zordur Zıddık ablam garipti
Misafirlere elinden geldiğince yedirirdi
Allah kimseyi garip bırakmasın dünyada
İkram düşünürsen Allah ikram ettirir azıyla
Servetablanın yüzü gülmezdi kömür canda
On sekiz yaşında Kadir abiyi kaybettiği günden beri
Servet teyzeyi gülerken görmedim kömür ocağında
Garasan dayıyla güle güle yatsınlar mezarında
Elmas ablanın ne çok ekmeğini yedik güle güle
Elmas ablanın yüzü güllerdi misafir gelince
Altun dayının eşi, “Oğullarım, yiyin,” derdi bir de
Mehmet abi güler, Elmas abla Altunların gelini bir de
Altun gibidir Elmas ablam adı elmas altunların evinde
Mehmet abi sarıdır, Elmas altun çok değerlidir dünyada
Yaşariye diye kız kardeşi vardır akrabamız köy yerinde
Hüseyin abi teyzemle huzur içinde yatın mezarınız da
Naciye ablanın uşakken yıllardan beri aşını yedik
Kadir abi kızardı az yemek yersek çocukken bize
Kadir abi sağlığında yanına gitmeden durmazdık
Amcam rahmetli oldu, nurlar içinde yatın ahirette
İsmail abiye Almanyalı derlerdi köy yerinde
Eli boldu genişti, Hamiyet abla vardı yanında
Boşu boşuna dememişler Almanyalı diye
Eli boldu İsmail abinin, bolluk içinde yatsın da
Yedirirdi Rafet abinin hanımı, severdi bizi
Nazif abi vardı yıllar önce göç etti Ankara’ya
Çoçukken Sezgin, oğlunu verdi kara toğrağa
Nazif abi yuva kurun tekrar mahşer yerinde
Zelle teyze severdi bizi küçükken evinde
Mezarında meleklere Allah sevdirsin kabirde
Sevim abla yüksek sesle konuşurdu küçükken
Utanmayın yiyin oğlum derdi gülerdi birden
Mehmet abinin hanımı Vasfiye ablam
Tepsiyle yemek taşırdı kahvehaneye birden
Evine giderdik koşardı yemek hazırlamaya
Vasviye abla mekanın nur olsun melekleriyle
Sarı İsmail abi vardı lakabı öyleydi köy yerinde
Yüzü sarıydı gülerdi bize yüzü altın gibiydi bir de
Altın gibi mekanı olsun İsmail dayının mahşerde
Sultan teyzem severdir Allah razı olsun mahşerde
102 103
Nazire abla, “Oğlum oğlum,” derdi bize
Artık eski insanlar az kalmış köy yerinde
Herkes yatırım derdine düşmüşbir kere
Mezarlık doksana bir doksan unuttuk köyde
İbrahimdayı öyle tarlaya giderdi öküzlerle
Oğlu Saadettin Hocam hafız oldu köy yerinde
Parasız Kuran okur ölmüşlere, gidenlere İbram dayı
Hocalarım sevilir, Hak razı olsun, rahat yat yerinde
Raşit hoca vardı köy yerinde maaşı yoktu bir de
Ev ev gezerdi kimsenin haberi olmaz gelirdi eve
Selam verirdi oturur başlardı Kuran okumaya
Parasız Kuran okur, nur hocam yat nur içinde
Okula giderdim çocukken erken olurdu akşam
Bosköy’den Ahmet abi mezarlıktan geçirirdi gece
Çocuktuk o yıllar gün geçtikçe hatırlıyorsun yine
İyilik gib igüzel yokmuş, Hak razı olsun Ahmet abiye
Annesi, Fatma ablam vardı gelirdi köy yerine
O zamanlar ne günlermiş, unutulmuyor bir de
Öyle yüzümüzü severdi Fatma abla güle güle
Abiyle beraber ailenizi kurun cennet bahçesine
Önceki insanların gönüllerinden uzaktı dolar
Şimdi gönle girmiş dolar, dolar kaç oldu diyorlar
Ben maziye dalıp dalıp gidiyorum, maziyi yazıyorum
Daha mutluydu eski köylülerim, ah benim eski köyüm!
Benim köylülerimmisafirlerperverdirler
Eskiden misafir gelince herkes başucunda
Tepsiyle çıvıyla yemek taşırlardı oda yerine
Çokları bir bir rahmetli oldu adları kaldı köyde
NOT: Unuttuğum yazmadığım varsa haklarını helal
etsinler, tüm köylülerim aile eşrafından affola. Hepsi
Resul’un sancağı altındatoplansınlar bir yerde.
Derin derin saygılarımı sunuyorum

Erdal Üstündağ
Kayıt Tarihi : 24.6.2025 09:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!