Yiğit havalandığı vakit, yaradanın gücüne gider;
Ona öyle bir dert verir, selintisi Halep’e inermiş.
Yiğidin forsu mu kalır, tabii ki el açıp aman diler;
Bir köşeye garip, perişan, ödlek kedi gibi sinermiş.
İnsanın nefsi öyle ketum öyle bir ketummuş ki; ancak
Edep, hayâ Yüce Allah’ı zikirle rahata erermiş.
Huzursuz olup da aklını başına devşirirse ancak,
Bunu başaranlar nefsi mutmaine bir hayat sürermiş.
Azrail çiçek bahçesinde çiçek derer gibi; yeryüzü
Önünde leğen, can üstüne deste deste canlar derermiş.
Ölümün sıcak nefesini hissetmekteyse arif yüzü,
Kaçış yok bilip hazırlığını yapar da öyle beklermiş.
Zenginin malından züğürdün çenesi çokça yorulunca
Derdi ise ancak benim gibi bir lüzumsuzu gerermiş.
Akılsızla yerli yersiz münakaşa-i kelam edince
Ne mal olduğumuzu alenen hemen ortaya serermiş.
Kayıt Tarihi : 10.8.2009 18:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hüseyin Çetin İsmailoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/08/10/mis-li-gecmis-zamanin-hikayesi-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!