Mini Harikam Şiiri - Ömer Çaha

MİNİ HARİKAM

Mini Harikam, çiçeğim, nergis meleğimsin.
Sen gecem, gündüzüm, kalbimde nefesimsin.
Seni ararım alaca kuşlar kalkınca ellerimden;
Titreyince toprak, yere savrulunca yapraklar.
Seni ararım uzayınca ırmaklara çatlak dudaklarım!

İnsan bir bakışın esiridir denirdi eskiden.
Anlamazdım o zamanlar, çocukluk kokardı ayaklarım;
Nice mesajlara gebe olduğunu mahzun bakışların.
Şimdi, bir Ramazan, bir ezan, bir akşam yemeği,
Anlıyorum göz kapaklarında biriken ince sözleri.

Nasıl da sayılı vuruyor saatin akrep ve yelkovanı!
Bal dikeni acıtır gibi oluyor uzayınca saniyeler.
Varmakta acele ediyorum, acele varmakta güneşe.
Bulutlar patlatır kalbimin her vuruşu, bulutlar!
Yağmur boşaltır bekçi gözlerimden sensiz anlarım.

İlan-i aşk ediyorum sana, duysun duyacak olanlar!
Varsın olmasın benim yakutlar ve mercanlar;
Olmasın artık sözlerimin arasında çangallar.
Gece, gündüz, sen ve alaca leylaklar;
Sevdaya yöneldim, ilan-i aşk ediyorum sana!

Haberini rüzgârla söyleşen durgun sularda arardım.
Gözlerimden bir avcının keskin bakışları akardı.
Martılaşır sevgilerim, kalbindeki sulara dalardım.
Seni yalnızlığın alaborası tüterken buldum;
Sakla sıcak ellerini ellerimin arasına!

Ayağından kargaların, bir gece akar uykularıma;
Denizle birleşir, seninle sular menekşelerini rüyalarım.
Toy atlar savaşçılar arar coşkulu kişnemelerinde,
Bense seni arıyorum açılarak tekin yağmurlara.
Seni arıyorum alaca yağmurlar gülümserken yüzüme.

 
Ritmini deniz, oyuklarında bulur Sakarya’nın;
Çiğdem’in beşiğini sallarken büyüteceğim ninnilerin.
Kıtlıkta analaşır yağmur, kızıl başaklar için.
Yağmurlaşınca, genç kızların korkusu dökülür saçlarımdan.
Bir seni bulur derin rüyalarım, bir seni bulur serin düşlerim.

İnci güzeli bir kar tanesidir hayat veren toprağa.
Bahar, coşturuyor aşkı küflü yapraklarda bile.
Deli aşkın dilinden bilmezdim, bunu şiir öğretmedi.
Sedef beyazı gözlerin büyüttü sıcak duygularımı;
Ve sıcak sözlerine dillerim tutuldu!

Katmerli bir aşk saplanınca çiçeklerin göveren göğsüne;
Aşk yorulmaz ve makaslanmaz yorgun saçları.
Ayrılık, badireler akıtır genç kızların ellerine.
Görmesin elmas karası gözlerin benden başkasını,
Ellerin ellerimden devşirsin mutluluğu.

Ancak ben bulurum seni, dinamitler söyleyince şarkılarını,
Kıramam bil ki sözlerim, sevilmeyen aykırı dalları.
Sözlerim kırmaz, bunu korkaklığıma yorma sakın!
Yumuşak mizacım ürkütmesin, balçık sözlerim saklıdır.
Seni ben bulurum, terim akarken gözlerimden sıcak.

Mazı yıllanmış mastika şarabıdır bardağımda.
Irgatlar çapalarken toprağa gömdüm tüm acılarımı.
Ağıtlarımı kurşunlar süslemez, artık ince bakışların.
Ama bakışların çare değil, bunu biliyorum;
Karanlıklar ağarırken artık hep seni arıyorum...