Güneş seni görünce gece olsa doğardı,
Nasıl neşeli, güleç, bir o kadar arsızdı,
Donsa cümle mahlûkat, sen yoksan parlamazdı,
Umursamaz nizâmı sensizlikten batardı.
Seninle her şey gibi zaman da bir tuhaftı,
Işığın geçişi gibi ince ipekten,
Yârin teninden geçip ruhuna değdin mi?
Düşüp ateşlere ruhun da ötesinden,
Yanarken kurtulup cennetten su içtin mi?
Silinip sûretin görünen âlemlerden,
Kays'ı Mecnun'a çeviren o hâr,
Düşündün mü bencileyin âcize ne yapar,
Dağ olsam, taş olsam yıkar,
Bir coşkun çağlayan olsam yakar...
Kerem'i lâhzada kül eden o nâr,
Ağrı, sızı dediğin ne ki be güzelim,
Senin yangınından geçmiş benim yüreğim,
Dermansız tek bir dert var benim bildiğim,
O da benim sana şu dinmeyen hasretim.
Ne servettir ne de sonsuz hayat dileğim,
Kapkaranlık güneşler doğuyor sensizliklerden,
Gül neylesin sabahı mahrumsa bülbül sesinden,
Yüreğim pâre pâre, kan damlıyor özleminden,
Sevda sevda olalı yanmadı böyle derinden.
Aşkınla doğsam da her gün yeniden küllerimden,
Güzel yüreğin dertlenip de incinmesin,
Aşkına düşene dert de derman da sensin,
Ne zaman ki kendinden şüpheye düşersin,
Kalbini kalbime sor da gör ey sevgili.
Sen gönlünü ferah tut elbet o gün gelir,
Her an solabilecek nadide çiçek gibi,
Dokunsam ölecek güzel bir kelebek gibi,
Öpsem doya doya, incinecek bebek gibi,
Öyle tedirgin, usul usul seviyorum seni...
Beni öldürüyorsun.
Ama ne güzel öldürüyorsun...
Öyle yaşlı, sefil bir hastalık,
Ya da kör bir kaza olmayacak sebebim.
Büyülü geceler koparıp yasak bahçelerden,
Uyanamıyorum sabah unutulan düşlerden,
Yüreğime saplayıp hançer hançer hasretinden,
Yağmurlar biçiyorum hiç durmadan gözlerimden.
Ne kadar yaklaşsam yine de uzağım kalbinden,
Pişmanlıklar birikiyor içimde yine,
Mesela o gece diyorum,
Niye daha çok öpmedim ipek teninden,
On öpücük daha...
Az şey mi?
On öpücük on kere daha doğmak demek,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!