Açın şu zindanımı,
Verin gün ışığını,
Kara gözlü dilberi,
Kara yeleli atı.
Bir kere nasip olsa
At binmek gök ovada.
Helak oldu şair! Haysiyet esiriydi.
İftiraya kurban gitti.
Göğsünde bir kurşun, intikam arzusuyla,
Mağrur başı eğik şimdi! ..
Şair ruhu kaldıramadı,
Aciz itham ayıbını.
Alem yargısına baş kaldırdı.
Yalnızdı hep... ölü şimdi!
Öldürüldü! Neyine hıçkırıklar.
Boş övgü korosu kime?
Acınacak gerekçelere
Kader fermanı devrede!
Ey, acgözlü kalabalıkla, taht çevresini saranlar.
Özgürlüğün, Deha, Şerefin cellatlığını yapanlar.
Kanun gölgesinde sinsice bekleşirken sanırsınız,
Karşınızda adalet yok, hak hep sussun istersiniz!
Lakin, vardır tanrı adaleti de.
Bilesiniz fuhuş sırdaşları!
Korkunç bir adalet bekler sizi.
Altın şıngırtısına duyarsız,
O düşünce, icraatı bilendir!
İşte o an kırıcı lafların,
Size bu kez yararı dokunmaz.
Ve o anda bile tüm kara kanınızla
Ulu, şair kanı yıkanamaz!
1837
(Rusça aslından çeviren:
Melaike Hüseyin)
Kutsal mabet kapısında
Avuç açmıştı sadakasına.
Cılız, can çekişen bahtsız sefil,
Aç ve susuz... ve ıstırabında.
Dilendiği bir tek lokma ekmek,
Seviyorum seni çelik hançerim,
Parlak ve soğuk arkadaşım.
Bir Gürcü, öç gününde dövdü seni örste,
Özgür Çerkez, kanlı bir savaşa biledi.
Zambak bir el taşıdı seni bana
Hayır böyle tutkuyla sevdiğim sen değilsin
Güzelliğinin parıltısı etkilemiyor beni.
Sende, geçmiş yılların acılarını seviyorum
Ve yıkılıp giden gençliğimi.
Sana baktığımda kimi zaman,
Erkeklerimiz, genel olarak, öyle kaba saba ki, onlarla oynaşmak akıllı bir kadın için katlanılmaz bir şey olsa gerek.
*
-Kadınlar ancak tanımadıklarına âşık olurlar
……………………….Sie liebten beide doch keiner
……………………….Wollt’es dem andern getehn (Heine)
İncelikle sevdiler birbirlerini uzun zaman
Derin bir tasayla, çılgınca, isyancı bir tutkuyla!
Kaçınıyorlardı itiraftan ve karşılaşmaktan,
Her şey ama her şey için minnettarım sana:
Hırsın gizli ızdırapları için,
Gözyaşlarının acısı ve öpücüğün zehri için,
Düşmanların intikamı, dostların iftirası için
Bir çölde erittiğin ruhumun yangını için
Hayatta aldanmış olduğum her şey için.
O şarkı söylerken erir sesler
Öpücük dudakta nasıl erirse.
Bakarken o, ışıldar gökler
Tapılası gözlerinde.
Yürürken tüm devinimleri
Parlıyor altın işlemesi hançerimin.
Gövdesi kusursuz ve sağlamdır.
Gizemli direnci çeliğinin
Doğunun savaşçılığındandır.
Dağlarda bir dağlıya çalıştı yıllarca
Ataol Behramoğlu çevirileri yapmıştır.
Bu şiirleri kimler çevirmiş, keşke bilseydik. Çeviride çevirmen adını beyan etmek şarttır.