Işıklar sarkıyor Semadan, karanlığın üzerine.
Düş kaçağı atların, mavi yeleleri dökülüyor.
Eflatun dudaklı nehir kıyılarına.
Az ötedeki sazlıklardan, tasavvufi bir fısıltı yükseliyor.
Aşkın ilahi gücünü damıtıyor, bir neyzen,
Nefesinden dudaklarına.
Yorgun kalbimin atışında,
Nal sesleri çoğalıyor, zamanın tik taklarıyla.
Bulutların gözlerinden turkuaz damlalar dökülüyor,
Güneşe meydan okuyor sanki.
Başımdaki çehreyi gökkuşağına astım,
Renk renk, kurdeleler bağladım hayallerime.
Göğsümün ortasından bir sevda filizleniyor şimdi.
Cennete uzanan bir yolda,
Aşkın ayak seslerini duyuyorum sanki.
Sonra: aldanma diyorum,
Akıllanmayan gönlüme.
Kurtulduğunu zannettiğin o yangının,
Koru var hala, kınalı ellerinde.
Kapat kirpiklerini gölgelerin üzerine,
Güneşe değmesin gözbebeklerin.
Ruzgarın okşadığı saçlarımda,
Hala parmaklarının izi var.
Titreyen dudaklarımdan savrulan harfler,
Gözlerine yazılan mısraları tamamlar.
Oysaki ben onun, zemheri dağlarından,
Ne ceylanlar indirdim sevda pınarlarına.
Kan kırmızısı güller büyüttüm,
Kar soğuğu şakaklarında.
Sense, çiçekli mevsimlerimi öldürdün,
Bir göç ayı başlattın, selamsız turnalara.
Ağustosta kar yağdırdın yüreğimin çölüne.
Buz tuttu ruyalarım, uyuyan kirpiklerimde.
Ve is karası bir gece bulaştı tenime.
Rüzgarın elleri açtı, güneşten korkan pencerelerimi.
Beyaz düğmeli, mor hırkasını giymiş gökyüzü.
Yaşamaktan yorulan kalbim,
Her ne kadar dirensede hayatın çığlığına.
Dağ eteklerinden savrulan, kekik ve ıhlamur kokuları uyandırdı beni.
Mevsimsiz ve sensiz bir zamana.
…..Meryem Keskin…..
…..14.11.2025…….
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 02:50:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!