Mevsim Salincaginda Marti Hanceresinden

Parmaklıklar açılır açılmaz
İskelesi dolmuş seyrü seferin
Kavrucu sıcaklıklar eser dalga dalga penceredeki perdelerde
Denizin bir ucunda biten şehir, diğer tenhasında başlayan liman
Vapurlarca İnsan kalabalığı akıp giderken karşıdan karşıya
Künyesi sicili bilinmez bir arayışın sürükleyen çarkına kapılarak
Poyraza pervane dildeki suskunluğunu iskele temmuza bozup
Herkesin bıraktığı yerden hareket saatini devralan gün
Kirazın mevsiminde söken şafakların bulanık yüzünü küskün haraba
Ve kör karanlık mekancısı geceye
Bir terki diyar sohbetidir kirpiğe çiğ düşürüp ateş susayan dudağın
Kana kana öpüp içer gibi yakan alevinde rüzgarın
Üzüntüsünü yalnızlığını yokluğun defterine bırakan akşam telaşı gibi
Kara yazılı, boynu bükük, derdi gariban, kem talihli ufkun kızıl rengi
Yaz geçitleri kumsalda
Ay ışığının izleri kıyıda
Kalbi kırık esintilerden silik solgun gölgeleri teselli esercesine
Çakıl taşlarına yosun tutup dalga köpükleri oynaşırken deniz
Kayboldukça kalabalıklar arasında künyenesini keşfeden ıssızlığın
Kekre tadını buruk düşünü küskün kopçalarla
Uçakların günden güne kendini bulamadığı lisansız lehçesiz
Gidip gidip geliyor kışlar göçebe hikayelerine dünyanın
Turnikeden turnikeye geçiş vizelerinin bağ bahçelerini
Çilek tarlalarını gelincik çiçeklerini üzüm engirlerini kuşlar
Nehir olup akan zaman ırmağının mevsim kirazlarıyla
Kuğular kirpiler sincaplar taylar geleniler dahil
Suyu ve toprağı bilinmez çalkantılarda çırpınıp savrulup
Günden güne otel yokuşu merdiven inişi üstü açık araçlar gibi
Geceye gündüze sahra sahra yabancılaşan
Sahil boyu soyunup giden çöl ve çorak yolun
İncikleri yelken serinliği mavi, meltem sarhoşluğu buz
Topukları ve parmak uçları ıslak gözyaşı ,
Kiraz dallarından bağ bahçelerine hele de temmuzun
Mevsim salıncağında martı beyazına
Bir de kavruk kurak kum

Haziran /22