Cezîretül-arab’da yaşanıyordu devr-i fetret
Duyuluyordu kız çocuklarından enbüyük nefret.
Kız çocukları gömülüyordu toprağa diri diri
Bunu yapanlarda insandı gûya! hemde iri iri.
Hey gidi kahpe Dünya, kimilerini güldürürsün
Yüzsüzler yerin dibine girse,istersen buldurursun
Kimilerini havada uçurur, yerde de durdurursun
Sana gelirken ağlamıştık. Sonrada olduk pişman.
Sana kim gönül verdiyse, ona oldun sen düşman.
Hidâyet’den nasîbi olanlar seni bulur
Elbette sever seni,devamlı seninle olur
Sana muârız olanların kalbi,gönlü solur
Seni bulmak,seni bilmek lütuf’dur efendim.
Seni sevmek,seninle olmak şeref’dir efendim.
Mesut’cuğum! Eistor’da bir akşam üstü
Hani kahve içmiştik ya,güneş bize küstü
Ve batıyordu,renk cümbüşüydü dağın üstü
Íşte o hâtırayı hiç unutmıyacam mesut’cuğum.
Sen Kırıkkale’li, ben ise Balıkesir’li gurbette
Benim bir sevgilim var
İnsanlık için yaşar
Nîce âlemleri aşar
İlâhi nurla dolar taşar.
Benim bir tâne sevgilim var
Tam beş seneden beri garîp geçti üç aylarım
Unuttum gayriye ağlamayı,hep kendime ağlarım.
Nemelâzımcı oluverdi benim sevgili bay’larım
Kimi kime diyeyim ki ! Ben bağrımı dağlarım.
Her sene mübârek üç aylar neşeyle geldiğinde
Çıktım evimden işte yine bugün
Büyük ümitle merâmımı tabîbe açtım
Çok efendi ve sâkindi bu adam dün
Kabâvet ve hırçınlıĝ ını görünce kaçtım.
Saĝ ıra lâf anlatıyormuşcasına baĝ ırınca
Sayın Ankara! Poyraz deresinin sesini bir dinleyin.
Poyraz deresinde yaşıyanlar,sizde yokluktan inleyin.
Size hizmet getirmiyen siyasileri,acımayın mimleyin.
Burası! Doğunun bir köyü değil, Poyraz deresi..
Köylünün ulaşımı pek zordur, yoktur! yolu bile.
Gurbetin yakıcı/yıkıcı hasretinden
Berî olan ahbâblarıma selâm olsun.
Dünya işinin stresinden/kesretinden
Muzdarip olanlara iki kelâmım olsun.
Bu işleri ne kadar kafaya takarsan tak
Yumurta’dan civciv değil’de,çiçek çıktı.
Günde iki yumurtlatılan,tavuk’da bıktı.
Şu cins-i insân’ın; ne geçti ise eline,
Asâleti bozuldu, maal’esef cirbesi çıktı.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!