Sorgulanmayan zaman ve mekan tanikligini akla fikre hayale düsünceye ilime bilime saygiya sorumluluga bellege birikime emege zahmete özgürlüge katilimciliga yorup yetistirememenin iradesizligiyle, herseyi hicbirseye erinip yüksünen ve teslim oldugu saplanti sabitliginden kimildamaksizin cok cesitlilik gösterisliligi arasinda bütün tercih hakkini mecburen akintisina kapildiginin köreltip kosulladigi karanliktan baska hicbir yere götürmeyen zehir ve zindanlasmalari dolup tasarak, kendi farkindaligini taniklik ettigi dünya hayatina kendine dair hicbir eder deger koyamamanin satasan sövüsen cekisen bogusan hirlasan gürlesen sinyal sirenleriyle kendine tutunmaya calismakta günlük hayat , saniyelik insan, dakkalik haftalik sanat sinema siir ivir ziir vesair.
Sürekli sürgünde olmanin süpürülmüs kovulmuslugunu yasadigi hayatin herseye gecer ve herseyin boslugunu doldurup karsilamanin sermayesi ve zenginligi sayarsa kisi, yasami örüp dokuyan bütün kopmaz ayrilmaz ince zerafetlerini bütün yokluga ve yokluktan kaynakli mutsuzluklara susturup avutmanin uyku ve uyusturucu ilaci etkilisi yüksek dozda SABIR , KATLANMA GÜCÜ ve HOSGÖRÜ muskalayip receteledi.
Bir yere varmak veya hicbir yere ulasamamak ne yolla ilgilidir ne de yolculukla. Fakat bu böyle oldugu halde, yani bir yere varmak ekonomik sosyal siyasal kültürel her yön ve her durum bakimindan insani icine alan huzurun veya söküp kovup sürgün eden huzursuzlugun akil fikir ahlak özgürlükler inceligi bakimindan yorularak ilgi duyulup idrak edildikten sonra özümsenen veya özümsenmeyip varliginin farkindaligini katan tepki koymalarla ilgili olan insanliga yetisme ve yerlesme halidir.
Bu bakimdan sürekli hicbiryere varamamanin sürekli sürgünde olma hali, heryeri ve herkese dolasip da hickimseden kopamamanin MEVLANA`sina her durumda ve her halukarda yogun bakimli ASK suruplu soyut söylemliligi ve özgürlük hak hukuk üretim akil mantik yargi sorgu gibi nice insan degerliligi zerafetinden eksik ve yoksun fizigi kimyasi belirsiz ( her olur olmaza ) kiyassiz bedelsiz HOSGÖRÜ`cülügü mal ve mahal etmistir.
Tüm hayatini ve söylemlerini iki cümlede özetleyip toplayan ne diyordu MEVLANA hazret…:
`gel …kim olursan ol bu dergahi umutsuzlarin falanlarin fismekanlarin degil, tövbeni yeminini bin kere bozmus olsan yine yine , bekleriz biz burdayiz yine gel..` diyerek pesinen kendini yerden göge arsine dip, bütün kutsal yetkilerle sani ILAHI kudret kanaati kendisiymis gibi iki dünyanin sabika ve cürüm dosyasini tekil bir heyet halinde aklayip karara baglarken…
`dün dünde kaldi, bugün yeni seyler söylemek lazim, cananim cancaazim `diyerek de, hep hayatindan kovulmus ve hicbir kisilige varip tutunamayan devami degiskenliligin bugünlerde cep telefonundan yahut bilgisayarindan aksamlara kadar ask-mesk yazip yagdiran hayat ucuruculugunun, önüne gelen bütün zehir zikkim bosluklarini öpücük öpücüklere bogarak kendi adina temsil edemedigi suret ve suratsizliklarda her firsat her dakkasi heran degisen binbir hal binbir ten binlerce ayari carki sifresi bozuk ve kabarik kin kusumu hortlakca öfkeler kuduruslarinda, MEVLANA`dan devralip gelen dolusum bosalim deposuna örtünüp büründü.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta