Gülbeyaz...
Gülbeyaz...
Düşünü kuramadığım,
Sarılamadığım...
Beklediğim ama arayamadığım...
Yıllar acı acı geçti virane bedenimin üzerinden.
Kahırlar gizlice gelerek ruhumu çaldı bedenimden.
Sımsıkı sarıldım dostlara ve arkadaşlara ama
Değişen birşey olmadı,acım hâla derinden...
Güneş doğsa da,çiçekler açsa da yaşamdan bıktım.
Damla damla ateş düşsün göklerden gecelerime,
Siyaha çalınsın umutlarım,acılar saplansın emellerime.
Zalimse zalim; katilse katil; caniyse cani,neyse ne!
Gelsin kursun çarmağını,söz geçiremez asi gönlüme.
Bir resmin var elimde,bir de ayrılık türkün dilimde.
Anladım...
Bunca şiirin neden yazıldığını.
Bunca türkünün neden yakıldığını.
Anladım;
Bu gözlerin neden hep sabahladığını.
Saklanacak ne çok anı birikmiş meğerse,
En kuytularda saklanan resimlerin hatrına.
Sıcacık hayaller kurmuşlardı birbirleriyle,
Soğuk sızıları işlemişti yüzlerinin hatlarına.
Evet,bir çocuk parkıydı orası,
Açtı gözünü papatya,uyandı rüzgar.
Esiyor şimdi de yalnız tepe,
Ve işte günaydın diyor güneş...
Ne güzel bir dünya diyorum kendi kendime.
Tebessüm konuyor uykulu yüzüme.
Pencereleri açar açmaz çam kokusu...
Ne acınası hale düştük ikimizde
Ne emekler heba oldu sevgilim.
Bak,
ayrılmamız mümkün değil ölümden başka derdik.
Ayrılıverdik be güneşim...
Bir kale benim yüreğim:
Harcını sevgi suyuyla kardım,
Taşlarını hasret atlarıyla taşıdım,
Burçlarını kafiyelerle yükselttim,
Duvarlarını sadakatla sıvadım...
Elimde bir resmin,
Dilimde sevdiğin türkü,
Yanağımda sana döktüğüm son damlası gözyaşımın!
İçimde beddua,
Ciğerimde sabır nefesim,
Bir deprem inmişti kadının yüreğine.
Nasıl olurdu, hani unutmuştu!
O vefasızı silmişti hani kalbinden...
Seni bırakıp gidene üzülme dedi kendine,
Yürü git hayat kurduğu adamın evine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!