Trabzon Çaykara'lı emekli şu an özel sektörde memur.
Duyguların tıkandığı
Solukların kesildiği
Manaların zorlandığı
Cevher pırıltısının
Kırat derecesi
Bu ne biliyor musun?
Rindan ki
Bir akıl ziyadesi
Canı can oldu gönlü
Sen ne güzel dostsun
Yaşadım güzel akidesini
Darda açar bir bir avuç elin
Sessiz sedasız damlayan,
İçi yanık, hüzün dökmüştü.
Değirmene taşır, su olmuştu.
Sabır tanede, gülen gamzesi
Bitmiş gün; başlar garip gece
Ocakta tüten çıralı har ateş
Üşüsemde yine gelmiştir gece
Fitilli lambada olmuş
Sözlerim dumanlı hece
Kimsesiz bedenimde
Yorgun yürek kanat çırpar,
Takat ne kadar ki..
Serviler boy uçuyor,
Antika...
Geçmişimin, silkelendiğimin
Ahşap kutudaki o radyo sesi
Zamanı eriten, bizleri kenetleyen
Babamın ;durun, annemin; susun
Birde sofra kurulsun
Özlemim yolda demlenen çaydan
Biraz benden birazda senden olsun
İkimizin derdi bir
Gönlü bizlere dönük olsun
Yükü demli bağrı açık
Darda kalmış zamana yetişmiş gibi
Karamsar yüreğimi bıraksam,
seyrini Kara bulut dağlar.
Hüznüm yine seyrettiğim,
Camlarda kırıldı.
Baykuşlar mı çoğaldı ?
Durgunluğum dalgınlığım;
İç seslerime döndüm;
Mekan kalabalıktan yalnız
Taşlar duvardan örgüsüz
Duygularımı bir bir ördüm
kimseye kızamıyorum;
Konuşmalar figürana döndü biliyorum
Beyza kalemi istiyorum
O karanlık düşen
Günah karalamış sayfamı
Bir icbar bu
Yakarışla selamet
Hatmi şifası gibi özünde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!