Üzüntüm çamlar misali devrilen dostluklara
Gecenin karanlığı değil ürkünç olan, yalnızlık
Aydınlık özlemi içimizde güneşin sıcaklığı
Oysa yakarmış güneş, kavururmuş hasret
Yağmur’muş mutluluk; düşlenmesi gereken hasret
Serhan Yiğen'e ithaf
Rüzgarların sürüklediği kadar özgür
Bulutlar gibiydim gök yüzünde...
Sonrası mı? ..Sonrasızlığımdı
Bir deniz feneri yalnızlığında...
Kulaktan kulağa oyunu gibiydi sevdamız!
'Seni seviyorum' dedim. Yanımdakine
Sana iletmesi için
Seni 'seviyormuş', demiş yanındakine
O da obürüne, seni 'seviyor muymuş? ' demiş
Obürü de diğerine, ' seni seviyormuymuş neymiş'
Saklayacaktım seni aklımca
Kendime, sadece kendime
Bilemedim
Çuvala sığmaz bir mızrak olduğunu
Götürüp Ağrı’nın tepesine
Ayrılıkların şairi olmak en kolay
Paylaştıkça azalırmış acılar
Bunun içindir ki…
Her şairin dilinde, hep acı var
Her ayrılığın ardından
Bakmayın demet demet bağlanmışlığına
Çiçeğin yalnızlığı dalından koptuğunda başlar
Sevgi, sevgili, teselli çiçeğe, gönül almalar…
Şah damarı kesilmiş kurban, sevgi uğruna
Çizilmiştir kaderi, başladı şimdi son yolculuğa
Seni senden çok
Senden çok yine seni
Seviyorum
Sevebilir misin Allahını
Allah/Sızım,
Gök gürlüyor, şimşekler çakıyor
Etraf zifiri karanlık
Hiç açılmayacakmış gibi gök yüzü
Dinmeyecekmiş gibi yağmurlar
Güneşe, mutluluğa özlem var içimde
Bir işe yaramaz yordamını yitirmiş ellerin
Elimde kalamadı ölüm soğukluğunu hissettiren ellerin
Kaptırmışım ellerimi bitmez pazarlığına
Ama sevda bu, pazarlıkla olmaz ki…
Hasret yakıyor; uzaktayken ellerin
Yuva denince
Ne bir ev
Ne bir kuş
Hiç aklıma gelmez sıcaklık
Hiç olmamış ki
Sıcacık bir yuvam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!