Biliyorum Nupelda seni hüznümün karşılığında ödünç verdiler
İçimdeki hasta ülkeye kalbimi sürerek iyileştiriyorum hayal gücümü
Ve ben ne dersem onu susuyorsun
Ağzım dilim bulaşıcı bir masal oluyor
Kimseyi öpemiyorum büyümekten korktuğum için
neden olduğunu bilmiyorum
kurduğum her cümlenin yarısından sonra
uçurum başlıyor
oysa geçen yüzyıl
düşmenin ustasıdır trajediler ülkesinin şairi.
her düştüğünde dilsiz bir buluta devreder bütün sözcüklerini
gerçeklikten yeni dönmüş bir tren çalar kapıyı.
görünmez konuklar gelmiştir; şaraba, zeytine
dibe, sislere ve onaylanan kayboluşlara inanan.
görünmez konuklar. yonca kalabalığından kopup gelmişlerdir.
(ben hiç ağlamadım çünkü gözyaşlarım düşüncelere dönüştü
ve düşünceler gözyaşları kadar acı vermez mi?-Cioran)
her yerde ve bazı yerlerde daha fazla;
unutuşun, tankların ve mehter marşının.
eziktir merhamet sözü.
(zihnim isyankâr, belleğim yeryüzünün en kalabalık caddesi.
içim ise yirmi dokuz çeken şubatın yalnızlığı
ve ben az sonra bu parantezin içinden çıkıp
bazı sevimsiz cümleler bırakacağım kent meydanına.
“Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak?”*
kabul etmeliyim üçü de iyi koşucu
üçü de aynı mesafedeki bir uzaklığın içine konulmuş
ansızın kapımın önüne bırakılmıştı
seni küçük şaka, seni gözyaşı çantası
düşündüğün oluyor mu hiç gün sona erdiğinde;
dudak tiryakileri gibi içine çekmeden
bir insanı söndürüp yenisini yakıyordun ağzında
yazdığın o korkunç kitap ne çok okunmuştu
alay ediyordunuz sorusu olanların yalnızlıklarıyla
geçen gün seni bizim mahallede görmüşler
kolunda kimse yokmuş bu kez
ama elinde kalınca bir kitap varmış:
“sana gül bahçesi vadetmedim”
okumuştum onu yıllar önce erkenden delirmek için
henüz delirmeyi başaramasam da
tiksinti ve huzursuzluk
çağın en hızlı koşucuları
patileri vardı ikisinin de
sessizce sokulurlardı yanıma küçük ayaklarıyla
uzanırlardı kitaplardaki söz kırıntılarının arasına
yazmaya başladığım an hareketlenirlerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!