Sonsuz ızdırabın yeşerdikçe tohumdan
Feryadın duyuldu kadınsı onurundan
Sonsuz bir ışıkla doldu can özüm nurundan
Seninle doğmakta güzel, ölmekte yüzünden
Özleminle kavruldu seven kalbim bilmeden delicesine
Duyulmasın çığlığın
Mahremin de gizlenen gece de
ses bulsun hüznün
Şafaklar sökerken
Baş koyduğun secde de
Yine geldi yazma vakti dinleyen canlar
İncitselerde ruhumu kalkanım canlar
Seninle konuştuğum mukaddes ankar
Dört köşeli yanlızlık bilenler anlar
Kurtuluş treni önünde örülen ağlar
Alçak ve sefil kuşlar kanatsa yaramı
Keskin dişli düşler üşüşse üstüme
Vurgunum uçsuz mavi derinliklere
Ogörkemli şelaleye
Çelik uçlu oklarla dağlasalar yaramı
Senle gelen günün hatırına
güneş açtı karla kaplı topraklara
türkmen eli göçmen kuşlar diyarına
Kök saldı otuzluk çınar gözlerinin baharına
Değme yaram derin hasretim sana
Sen değil miydin öğreten mukaddes insan cemali
Sen değil miydin yaşatan cennette irem hayali
Sen değil miydin gökten ilahi boşalan kitabi
sen değil miydin yaratan el emin Muhammet Mustafa'yı
Şimdi şirret akıyor, ruhu yitik körpe ağızlardan
Emin değilim,
Sıradan olmak suçundan hiç yargılanmadım
kaldırım dilberi mutluluklarımda olmadı
Pek konuşmadım, içli sohbetlerim de olmadı
Tuhaf bi varoluş
Bilginin ağır başlılığı ya da aslanın ceylan avı
Zaman mekan tanımak bilmez sıkılganlıklar
KAnı çekilmiş atletik vücutlara tutunsa
Hayat pamuktan yastıklarda bile kabusu olur
kendinden bezgin düşlerin
Nedensiz tükettin görmediğin o medeni akdini
Günahın kandırdı şavkı sönen vaktini
Zamanla unuttun şahsındaki ruhani makamı
Kayıpta düştün gökteki kabrimin şimali
Karanlıkta aradım o gül bahçeli evi
Sensiz sabahların alaca karanlık gergefinde
Umarsız yalvarışlarımla kaybolan hıçkırıklarım
Derin vadilerde ses bula duyar mısın?
İlk ışığında kamaşan göz kapakların
hisseder mi sana olan hasretimin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!