kırmızı şarap değildir lekeler gibi
sayrılı aşklara karşıydım
bungun bir mavi çöküp de esrik gecelerden olunca
gizil isteklerin kaçtığı an
bir çocuk
bir baba
demeter'in persephone'e kavuştuğunda başlar başkalığım
bir sevinç kaplar nedense beni mutlanırım
ışınları sızar güneşin yırtılan bulutlar arasından
gökyüzü artık bakire değildir
parmaklarım şaşırır
tüylerim ürperir
ben miyim aşklar söndürüp fırtınalar dindiren
yoksa simgesi mi ihanetin
kargışlanan bir puttan kaçar gibi kaçılan
öfkeli sesler mi
kırgın yürekler mi
yıl ay gün saat an
ve hava
ve acı çığlık çığlığa
su
kumaş
ve ışık sonunda
aşk erdemdir
öğretmişlerdi
mercek onlardı ışık ben ve geçerdim
kaçırılan sevgiler umursanmaz odaklara yönelmiştim
bir de yol vardı ama gizlemişlerdi bilmezdim
burası dalgasız
burası sensiz
sana özlemim deniz
denize özlemim sen kadar
nerdesiniz...
sepsensizlik çöreklendi beynime
çıngırağı sanki çan
ağının esrikliği sarıyor
için için içim yanıyor...
ayak sesin mi
tırmanan basamakları
yoksa cohen mi
yüreğimi sarsan neden
bilmezdim
kavak ağaçlarının yaprak yağmuru altında
dönüyorum sırılsıklam ışığın ardı sıra
fenerin dizemselliği arabesk yaşamı çözüyor görüyorum
elimde çöp torbası sarayburnu rüzgarlarını topluyorum
başlarken sokak lambaları tek tek yanmaya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!