Bu gözler miydi varlığın esrarında süzülen
Gölgelerle örülmüş bu ebedi gök benim
Biz sukut erleriyiz sonsuzlukta titreyen
Hakikat aynasında bu yansıyan yüz benim
Bu halvet meclisinde bir varmış bir yokmuşum
Kim hangi mevsim hangi saat kapımda
Avucumla silerken çocuk gözyaşlarımi
Varlık aleminlerinden süzülürken yokluğa
Yumarken gözlerimi gümüş renkli uykuya
Kim bilir hangi gündü beni benden aldığın
Kimdir bu ben? Kimdir karşımdaki hayalet
Hiçliğin ortasındayım kızılca bir kıyamet
Erirken kelimeler yıkıldı bak her duvar
Zihnimde kaybolan bir kudretin rüyası var.
Kimdir bu ben? Kimdir bu yitik kimlik?
Hayallerim vardı ömrümden daha uzun
Yumruklar sıkıldı betondan duvarlara
Sokaklar aradım beni sarsın ve uyutsun
Kanatlandı gönül kuşum uçta taa uzaklara
Bir sırra ermekmiş meğer ömürlük düşün
Ömür biter gün eksilir saatlerin sesinde
Gözler dalar uzaklara,kaybolurken ağaçların gölgesi
Bir çocuk fısıldaşır öteler ötesinde
Gözler hazinleşir akıp giden zamanın eşiğinde
Yazdan kalma çiçekler sararır eski hatıralarla
Ötelerde kızılca bir kıyamet kopuyor
Yıldızlar ülkesinde yitip giden yiğitler
Başlar göğe yükselmiş yumrular sıkılıyor
Eriyor mum ışığında dipsiz kara geceler
İskelede beklerken sabah rüzgarlarını
Uyansın artık zaman, silkinsin ölü ruhlar
Haykıralım tarihe yıkılsın kadim surlar
Göklerden inen nida çarpsın her bir sineye
Yıkılsın korku şehri maskeler düşsün yere
Yorgun gözlerimin son eşiğinde
İnceden tatlı bir hayalim vardı
Köhne eski bir zaman beşiğinde
Gecenin zifiri karanlığı saklı
Aynalar kırık gözlerim duman
Bana bir gül ver yıllarca solmayacak
Ve bir parça bez şu yaramı saracak
Bir mum istiyorum gecemi aydınlatmak icin
Bir kaç damla gözyaşı arkandan ağlayacak
Bana cesaret ver tüm dünyaya haykıracak
Yıl 1945'ti
Dedemden kalma hırka karşımda duran leşti
Hayali canlanır toynakları kır atın
Soru versem zamana ben neyim bu hal neydi
Karanlık pencereme tarih denen dul düştü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!